Sınav kaygısı, bir sınavdan önce ve/veya sınav sırasında yaşanan aşırı kaygı ve korku durumudur. Sınavla ilgili yoğun endişe ve rahatsız edici fizyolojik uyarımlar nedeniyle öğrencinin verimli olarak çalışması, öğrenmesi ve bildiklerini aktarması engellenir. Hemen herkes aslında bu süreçlerde bir miktar kaygı duyar.
Bazı öğrencilerde ise, bu kaygı hali öğrenme ve sınav esnasında doğru yanıtı bulma becerilerini engelleyecek düzeye ulaşır ve sınav başarısının düşmesine neden olur.
Sınav kaygısının kontrol edilmesiyle akademik başarının belirgin biçimde arttığı bilinmektedir.
sınav kaygısı ile baş etmede, temel olarak kaygının tamamen ortadan kaldırılmasından çok, baş edilebilecek düzeye indirilmesi ve kontrol altına alınması hedeflenmektedir. Çünkü öğrencinin motivasyonu ve öğrenme için gerekli olan uyarılmayı sağlaması için bir miktar kaygının varlığına ihtiyaç vardır.
Genellikle sınav kaygısı “bilişsel” ve “duyumsal” olmak üzere iki boyutta incelenir. Sınav kaygısının bilişsel yönÜ, genellikle öğrencinin sınava hazırlanma, sınavdaki etkinliği ve sınav sonuçlarına ilişkin gerçekçi olmayan olumsuz düşünce ve iç konuşmalarını içerir.
Olumsuz düşünce ve iç konuşmalar için örnekler;
"Sınıftaki herkes benden daha zeki ve akıllı"
"Eminim herkes benden daha çok çalıştı"
"Ya başarılı olurum ya da her şeyden vazgeçerim"
Duyumsal boyutla ilgili olarak aşağıdaki türden ifadeler dikkati çeker;
"Gözüm kararıyor midem bulanıyor"
"Sanki bir sis bulutu içindeyim"
"Ellerim yazı yazamayacak kadar titriyor"
"Sınavda kontrolümü kaybedeceğim"
"Ya bayılırsam"
Sınav kaygısı ile baş etmede kullanılan teknikler;
Az kaygı: basarıyı engeller, nasıl olsa başaramayacağım, ben yetersizim…
Orta kaygı: çalışmayı sağlar, motive eder, öğrenme verimini arttırır…
Şiddetli kaygı: plan yapmayı engeller, 'çalışma'ile geçen süreyi arttırsa bile öğrenme verimini azaltır…