Güven sağlama konusunda en önemli şeylerden biri şeffaflıktır. Bu kelime çok sık kullanıldığı için biraz anlam yitimine de uğramıştır aslında. Elbette herkes güvenilmek ister. Şirketler kendilerine güvenmenizi ister. İş arkadaşları da birbirine güvenmek ve güvenilmek ister.
Birçok açıdan güven, toplumu bir arada tutan tutkaldır; onun sayesinde birbirimizle ilişkilerimiz daha sorunsuz olur. İnternet üzerinden alım-satım işlemleri yaparız; güven üzerine kuruludur bu ilişki.
Yine internet üzerinden organize edilen taşıt paylaşım işlerine, ya da Airbnb gibi kurumlar yoluyla evlerimizin bir odasında yabancıların kalmasına izin veririz. Kişisel bilgilerimizi şirketlere sunar ve onları saklayacakları konusunda güven duyarız.
Çalışma arkadaşlarımızın görevlerini en iyi şekilde yapacaklarına inanırız. Kısacası, birbirimizle ilişkilerimiz asgari güven üzerine kuruludur. Bu güven ise iyi niyet üzerine değil, insanların eylemleri ve gösterdikleri çaba üzerine inşa edilir.
Bireylerde olduğu gibi şirketler açısından da güven vermek büyük önem taşır. En tepeden en alt kademelere kadar, sadece sözle değil, eylemle de bu güvenilirliğin gösterilmesi gerekir.
Peki nasıl sağlanır bu güven? Tek tek bireyler için de şirketler açısından da benzer kurallar geçerlidir.
Bireysel olarak zamanında işe ya da randevuya gitmek, zaman sınırlarına uymak, soruları doğrudan yanıtlamak belki farkında olmadığımız şeylerdir; ama iş arkadaşlarımızın ve müşterilerin güvenini kazanma bakımından önemlidir. Şirketler için de aynı şey söz konusudur; vaatlerini yerine getirmeleri ve günlük uygulamalarıyla güvenilirlik duygusu vermelidir.
1. Şeffaflık:
Güven inşa etme konusunda en büyük engellerden biri gizliliktir. Bazı şeyler doğal olarak gizli tutulacaktır; fakat şirketin bunları ifşa etmeden, pratiği konusunda daima şeffaf olması gerekir.
Örneğin kararların alınması aşamasında etkili olan unsurların bir kısmı açıklanabilir durumda olmalıdır. Yöneltilen soruları yanıtlama konusunda istekli olma ve insanların bilgi almak için soru sormasından gocunmamak da güven sağlar.
Özellikle güvenin yeniden tesis edilmesi gibi bir durum varsa şeffaflık daha da önem kazanır. Örneğin son dönemlerde İngiltere’nin en büyük bankalarından HSBC’ye müşterilerine vergi kaçırma konusunda yardımcı olduğuna dair yöneltilen suçlamalar bankacılık sektöründeki birçok vaadi geçersiz kılarak güven sarsmıştır. İnsanlar bu konunun üstüne gidildiğini, sorumluların cezalandırıldığını ve bu tür olumsuzlukları engelleyecek önlemlerin alındığını görmek ister.
2. Amaç aracı meşru kılmaz:
Bir zamanlar iş dünyası liderleri amaçlarına ulaşmak ve hissedarlarını memnun kılmak için her tür yolun mubah olduğunu düşünürdü. Çevreye verilen zararlara, düşük ücretlere, kötü yönetim pratiklerine göz yumulabilirdi. Fakat artık tüketiciler de müşteriler de bu yaklaşımı kabul etmiyor. Şirketlerin güven vermesi için artık sosyal sorumluluk sahibi olması bekleniyor.
Örneğin Apple’ın Çin’de ucuz işgücü kullanması, Starbucks ya da McDonalds gibi şirketlerin ödemeleri gereken vergileri ödememesi tüketiciler, müşteriler ve yatırımcılar tarafından sorumsuzluk olarak görülüyor. Bireyler açısından da aynı şey söz konusu. İş arkadaşlarına ya da müşterilere karşı saygılı davranış bekleniyor. Etik olmayan davranışlarına rağmen yol kat ediyor görünenler önünde sonunda etraflarının boşaldığını ve kendilerini desteklemek isteyen kimsenin kalmadığını görecektir.
3. Hataları kabullenme ve sorumluluk alma:Bu ilke, hem bireyler hem de işletmeler açısından, yapılan yanlışların sorumluluğunun üstlenilmesi anlamına geliyor. Bu yapıldığında ve düzeltmek için adım atıldığında hatalar daha kolay affedilebiliyor. Netlik ve şeffaflıkla yapıldığında ise güveni pekiştirir. Güven kazanmak ve kazanılan güveni muhafaza etmek sürekli çaba gerektirir. Ama sonuç buna değer.
Bilgi için Arayınız Şirket ve İş Adamı İş Kadını Koçu
Dr. Ekrem Çulfa 0505 767 58 85