Bizden online teklif iste724 Psikoloji
Ekrem Çulfa, istanbul, Üsküdar, Kadıköy, Acıbadem, Psikolojik Danışmanlık Merkezi, Telefonu, 0533 373 81 23 ,pedagog ile ilgili aramalar, pedagog tavsiye, pedagog istanbul, pedagog anadolu yakası, pedagog devlet hastanesi, pedagog ücretleri, pedagog bölümü, pedagog nedir ne yapar, pedagog gülten, pedagog, Acıbadem Psikolojik Danışmanlık www.acibadempsikolojikdanismanlik.com/ 0533 373 81 23 Kendimizle ve çevremizle ilgili sahip olduğumuz düşünceler, tavırlar, yargılar ister olumlu olsun ister olumsuz çoğunlukla bizim tarafımızdan ...
  • Anasayfa
  • https://www.facebook.com/724PsikolojikDanismanlikMerkezleri
  • http://www.twitter.com/724psikoloji

7/24 Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Randevu Tel: +90 505 767 58 85
                      +90 533 373 81 23

Psikolojik Danışmanlık
İstanbul, Kadıköy, Acıbadem, Üsküdar, Pendik, Fatih, Beylikdüzü, Bakırköy'de Şubelerimiz vardır.
Psikoterapi
Bebek, Çocuk ve Ergen, Evlilik, Aile, Cinsel Terapi Hizmetleri Vermekteyiz.
Koçluk ve Rehberlik
Yaşam - Aile - Kariyer - Sporcu - Öğrenci - Eğitim - İlişki - Yönetici ve Finansman Koçlukları Vermekteyiz.
Eğitimlerimiz
Aile Okulu - Evlilik Okulu - Boşanma, Çocuk - Yaşam Koçluğu - Eş Seçimi, Hamilelik ve Evlilik Öncesi Eğitimleri
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi22
Bugün Toplam521
Toplam Ziyaret596840
Üyelik Girişi
Anket
Cinsel Terapiste Gitme Zamanı Geldi mi?
İçeriği ile beraber -25 yıllık bu Psikoloji sitesi-satılık Fiyatı 10.000 Dolar
İçeriği ile beraber
-15 yıllık bu site-satılık Fiyatı
10.000 Dolar
Önerilen Psikoloji Siteleri Linkleri
Takvim
Saat
Hava Durumu
İçeriği ile beraber -25 yıllık bu site-satılık Fiyatı 10.000 Dolar
Jenerik isime sahip, içeriği güçlü
-15 yıllık bu site-satılıktır.

Fiyatı: 10.000 Dolar


Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra 05557493919
busra.kara@icloud.com
EKONOMİK KRİZ VE İNSANLARA ETKİLERİ
16/01/2022

 

Ekonomik kriz, bir ekonominin ya da ülkenin finansal krizle birlikte bir gerileme dönemine girmesini ifade etmektedir. Bu durumda ülkede genellikle gelir düzeyinde düşme, likidite düzeyinde azalma, enflasyon ya da deflasyona bağlı olarak fiyatlarda değişme, işsizlik oranlarında artma ile ticaret hacminde ve yatırımlarda düşme yaşanmaktadır. Küreselleşmenin hızına bağlı olarak ülkeler arası entegresyondan dolayı krizlerin etkisi çok geniş çaplı olabilmektedir.

Ekonomide yaşanan krizlerin toplumlar üzerindeki temel sosyoekonomik etkileri gelirin azalması, işsizlik ve bunların sonucu olarak yaşam standartlarının olumsuz yönde değişmesi, sosyal sınıflar arasındaki gelir eşitsizliğinin ve yoksulluğun artması şeklindedir. Dünya Bankası yoksulluğu, daha çok parasal gelir yokluğu/azlığı açısından tanımlarken Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) yoksulluğu, insanî gelişme için zorunlu olan fırsatlardan (yaşam boyu sağlık, yaratıcı bir yaşam, ortalama bir yaşam standardı, özgürlük, kendine güven, saygınlık vb) mahrum olma şeklinde tanımlayarak, kavramı daha geniş bir biçimde ele almaktadır. Ekonomik krizlerin, her iki yönü ile de yoksulluğu daha fazla derinleştirmesi kaçınılmazdır. Yoksulluktaki artış ise sağlık düzeyini daha da kötüleştirmektedir.

Özellikle sosyal ve ekonomik koşullar, yoksulluk, sosyal dışlanma, işsizlik, olumsuz barınma koşulları ve kötü beslenme, sağlığı ve yaşam kalitesini çok güçlü bir şekilde etkilemektedir. Yoksullar daha iyi koşullara sahip bireylere kıyasla hem daha fazla hasta olmakta hem daha erken yaşta ölmektedir. Bu durum hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki yoksul gruplarda görülmektedir. Avrupa Kıtası ülkelerinin büyük çoğunluğu yüksek ve orta gelirli ülkelerden oluşmasına karşın hayatta kalma, sağlıklı ve kaliteli bir yaşama sahip olma, bu ülkelerde de bireylerin ve ailelerin sosyoekonomik konumlarına bağlıdır. Kadınlar, çocuklar ve yaşlıların genellikle krizlerden en çok etkilenen gruplar olduğu bilinmektedir. Bu sebeple, krizlerde bu tür savunmasız grupların gözetildiği etkin ve esnek müdahalelerin planlanması, etkili iletişimin sağlanması, hızlı değerlendirmelerin yapılması ve deneyimin paylaşılması gerekmektedir.

Krizlerin sağlığa etkileri farklı mekanizmalar üzerinden tanımlanabilmektedir. Bunlardan birincisi kriz döneminde toplumun büyük kesiminin yoksullaşması ve işsizliğin artması sonucunda sağlık düzeyinin olumsuz etkilenmesidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Sağlığın Sosyal Belirleyicileri Komisyonu Raporuna göre krizler, sağlığın pek çok sosyal belirleyicisini olumsuz etkilemekte ve dolayısıyla sağlığı çok yönlü olarak tehdit etmektedir. İkinci mekanizma ise, kriz dönemlerinde şekillenen sağlık sisteminin toplum sağlığına olan olumsuz etkileridir.

Ekonomi ve sağlık arasında karşılıklı bir ilişki vardır, sağlıklı ekonomiler için sağlıklı toplumlar gereklidir. Sağlıklı bireylerin daha yaratıcı oldukları, daha kolay iş bulabildikleri, buldukları işlerde daha verimli çalıştıkları, güvensizlik ve stres durumları ile daha iyi başa çıktıkları bilinmektedir. Sağlığı geliştirici ve koruyucu müdahalelerin yoksulluğun azaltılmasına ve sosyal kalkınma ve güvenliğin sağlanmasına önemli katkısı bulunmaktadır, ancak her şeyden daha önemlisi, sağlık temel bir insan hakkıdır.

Dünya Sağlık Örgütü Sağlığın Sosyal Belirleyicileri Komisyonu tarafından ortaya konulan bilimsel kanıtlar, sağlığın; eğitim, iş ve sosyal haklar gibi etmenlerden fazlasıyla etkilendiğini göstermektedir. Bu sebeple krizden en çok etkilenenler, risk yönetimi olanakları kısıtlı olan yoksullar olacaktır. Yoksulların, kriz olmayan dönemlerde bile sağlık açısından dezavantajlı oldukları görülmektedir. Mooney, bu duruma İngiltere’den bir örnek vererek 2005-2007 yıllarında İngiltere’nin en zengin ve en fakir bölgelerinde oturanların beklenen yaşam süreleri arasında yaklaşık 10 yıl fark olduğunu ve bu farkın yıllar içinde giderek arttığını belirtmektedir.

Kriz dönemlerinde, ekonomik güçlük yaşayan bireyler kısa vadede reçete edilen ilaçları alamama, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerini erteleme, aile içi şiddet ve ruh sağlığı sorunları ile daha fazla karşılaşma riski taşımaktadırlar. Uzun vadede ise, tıbbi tedavilerin sürdürülememesi, hastalık prevalanslarının artmasına, kronik hastalıkların komplikasyonlarının ortaya çıkmasına ya da bulaşıcı hastalıklara yakalanma durumunda ilaçlara karşı direncin artmasına yol açabilmektedir. Tüm bunlara ek olarak krizin yarattığı stres, sağlıklı yaşam davranışlarının terk edilmesine ya da alkol, madde kullanımı gibi riskli davranışların çoğalmasına sebep olabilmektedir.

Krizin sağlığa etkileri kapsamındaki bir diğer sorun da gelirin azalmasına bağlı olarak beslenme alışkanlıklarının değişmesidir. Düşük gelirli bireyler ya da aileler daha ucuz olan hazır gıda tüketimine yönelmekte, bu da obezite prevalansını artırabilmektedir. Bebek ve çocuklar ise malnutrisyonun yol açtığı büyüme-gelişme (fiziksel ve zihinsel) bozuklukları ile karşılaşmaktadır. Sağlıklı gıda yoksunluğu ve malnutrisyon, bireyleri hastalıklara daha yatkın kılacağından, ekonominin olumsuz etkilendiği bir kısırdöngü yaşanması muhtemeldir.

Kriz, ulusal sağlık sistemlerini, tıpkı makasın iki ucu gibi, artan harcamalar ve azalan kaynaklar arasında bırakmaktadır. Sağlık harcamalarının artması, krizin neredeyse önlenemez bir yan etkisi olarak, ülke paralarının değer kaybetmesine bağlıdır. Bu durum ilaçların, şırınga ve otoklav gibi diğer tıbbî bakım malzemelerinin, ithal edilen tüm sağlık malzemelerinin ve teknolojilerinin fiyatlarının artmasına sebep olmakta bu da sağlık sistemlerini zorlamaktadır. Kriz dönemlerinde sağlık için ayrılan kaynakların azalması bir diğer sorundur. Gelirin düşmesi, özel sağlık harcamalarını da azaltmaktadır.

Dünya Bankası, küresel ekonomik krizin özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki kadın ve çocukları derinden etkileyeceğini; bunun da bebek ölümlerinin artması, kız çocuklarının okuldan alınması, çalışan kadınların işten çıkarılması ya da kazançlarının düşmesi şeklinde ortaya çıkabileceğini belirtmektedir. Savunmasız gruplara daha fazla maddî destek sağlanması gerektiğini vurgulayan Dünya Bankası, yaşanan krizin yılda en az 400.000 çocuğun daha ölümüne yol açabileceğini vurgulamaktadır. Banka, kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği için çalışılmaya devam edilmesinin, krizin etkilerini azaltacağını vurgulamaktadır.

İşsizliğin intiharla ilişkisi ise yüz yılı aşkın bir süredir bilinmektedir. İşsizliğin sosyal izolasyonu artırdığını, sosyal izolasyonun da intihar riskinde artışa sebep olduğu belirtilmektedir.

Ulusal ve uluslararası literatürdeki çalışmaların tümü, ekonomik krizlerin sağlığı çok yönlü olarak tehdit ettiğine işaret etmektedir. Ekonomik krizlere karşı ulusal düzeyde çeşitli önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Ne var ki bu çabalar, özellikle gelişmekte olan ülkeler düzeyinde, toplumları ve savunmasız grupları yalnızca ekonomik açıdan değil, sosyal açıdan ve sağlık açısından da krizin etkilerinden korumak için yeterli gözükmemektedir. Sağlığın korunması yolunda, sağlığın belirleyici sosyoekonomik faktörleri olan yeterli eğitim, altyapı, gelir güvencesi, adil gelir dağılımı, sosyal adaletin sağlanması, ayrıca barınma, beslenme, iş güvencesi ve güvenli çalışma ortamı gibi etkenlerin de iyileştirilmesi ve sürdürülmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra, kamunun sunduğu sağlık güvencesinin sağlanması, ulaşılabilir temel sağlık hizmetlerinden ödün verilmemesi ve sağlık alanındaki eşitsizliklerin azaltılması için hem uluslararası hem de ulusal düzeyde tüm sektörlerin katılımına, daha fazla araştırmaya ve daha fazla çabaya ama özellikle geçmiş deneyimleri göz önüne almaya gereksinim vardır.

KAYNAKÇA

Dr.Chan: Geçmişteki Hatalardan Ders Alalım. Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi. http://www. toplumsagligi.org/NewsPopUp.aspx?Id=1272&hl=kriz Erişim tarihi: 19.05.2009.

European Union. Open Letter on Economic Crises and Health, EU Health Policy Forum. Brussels: EU; 2009. p.2

Mooney H. Life expectancy in England between the rich and poor widens for both men and women. BMJ 2009;339:b2775 doi:10.1136/bmj.b2775 (Published 9 July 2009)

Ulaş H, Kaya B. Ekonomik krizin ruh sağlığına etkileri ve çözüm önerileri. TPD Bülteni 2009; 12(1):59-62.

World Health Organization. Health in times of global economic crisis: implications for the WHO European Region. Discussion Paper. Copenhagen: World Health Organization, Regional Office for Europe; 2009. p.1-2.

World Health Organization. The financial crisis and global health, Report of a high-level consultation, Geneva: WHO; January, 2009. p.1-6.

Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra KARA

busra.kara@icloud.com

 



356 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN YEME BOZUKLUKLARI - 01/06/2023
Beslenme kriteri bireyin yaşamını devam ettirebilmesi, sağlıklı olmak ve büyümenin devamı için çok önemlidir.
“BANYO YAPMAK İŞKENCEYE DÖNÜŞTÜ” - 24/04/2023
Bazen anne babalar bebekken sudan çıkmak istemeyen çocuklarının büyüdükçe yıkanmak istemediklerinden ya da el ve ayaklarını yıkamaya tepki gösterdiklerinden yakınırlar.
“ÇOCUĞUMUZDAN BOŞANIYORUZ” - 23/03/2023
Anne babası çatışma halinde olan çocukların, anne babalarından anlayış ve sabır gibi beklentileri olur.
BABA UYARICI, ANNE İSE KORUYUCU MUDUR? - 16/03/2023
Geleneksel aile yapıları değişse de anneler hala babalara babalık rollerini teslim etmekte zorlanabiliyor. Erkekler tarafından bakacak olursak, birçok erkek babalıkla ilgili iyi tanımlanamamış bu role girmekte zorluk çekiyor.
AKRAN ZORBALIĞI - 01/02/2023
Akran zorbalığı, çocukların kendi yaş gruplarında olan bir ya da birkaç kişiye; sosyal, fiziksel, sözlü ve cinsel olarak zarar vermeleridir.
TERKEDİLME KORKUSU - 12/01/2023
Yeni bir ilişkiye başlama ihtimali olduğunda nasıl olsa bu da beni terk edecek diye düşünüp hiç başlamamayı tercih ediyor musunuz ya da tam tersi çok fazla ısrarcı oluyor musunuz?
ÇOCUĞUMA EŞYALARINI VE ODASINI TOPLAMAYI NASIL ÖĞRETEBİLİRİM? - 03/01/2023
Birçok yetişkin, çocuklarının malının kıymetini bilmemesinden, dağınıklığından veya sorumsuzluğundan yakınmaktadır.
ÇOCUK İLE YETİŞKİN - 21/12/2022
Çocuk ile yetişkinin arasındaki sorunların pek çoğu, çocukların olgunlaşmaları için onların zamana ihtiyaçları olduğunu dikkate almamaktan kaynaklanır.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI - 11/10/2022
İnternet kullanmanın farklı avantajlar sağlamasına ek olarak kontrolsüz kullanımın da psikolojik, fiziksel ve sosyal bakımdan bir takım negatif neticelere neden olduğu bilinmektedir.
 Devamı