7/24 Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Randevu Tel: +90 505 767 58 85
                      +90 533 373 81 23

           ÖZEL DERS- ÖZEL ÖĞRETİM 2

    Özel ders-Özel öğretim yazımın ilkinde eğitim ve öğretim arasındaki farklılıklardan ve çocuğun hayatı boyunca aldığı ve alması gereken eğitim öğretimden, özel öğretimin toplumda artık bir eksiklikten ziyade ihtiyaç olduğundan bahsetmiştim. Bu yazımda ise özel derste öğretmen ve öğrenci arasında nasıl bir diyalog olması gerektiğinden bahsetmek istiyorum.

    Özel ders sayesinde öğretmen ve öğrenci arasında bir bağ kurulur. Aralarında oluşan bu iyi etkileşim öğrencinin kendini daha rahat ifade edebilmesini aynı zamanda psikolojik olarak da daha özgür hissetmesini sağlar. Öğrenci bu sayede konuya odaklanır. Daha dikkatli dinleyerek nereyi kavrayamadığını daha rahat ifade edebilir. Özel ders aslında tam anlamıyla bir süreçtir. Yani yukarıda öğrenci ile ilgili anlattığım tüm detayların gerçekleşebilmesi ve ilk etapta dersten ziyade öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkinin sıcak bir diyaloğa dönüşebilmesi için öğretmenin öğrenciyi tanımaya odaklanması gerekir. Bu yapılmadan ders odaklı davranarak diğer argümanları hiçe sayarsak asla tam anlamıyla verim aldığımız bir ders olmayacaktır. Bu şekilde öğrenciyi tanımaya yönelik çalışmalar yapıldıktan sonra konuyu neden anlamadığı ya da neden özellikle o dersi sevmediği daha net anlaşılacak ve çözüme de daha rahat varılacaktır. Öğrenciyle beraber çizdiğimiz bu yol haritasında basamaklar iyi oluşturulmalı. Oluşturulan bu sistem de bozulmadan devam edilmelidir. Çünkü bu sürecin ilk şartı öğretmen için de veli için de öğrenci için de pes etmeden devamlılık göstermektir. Meslek hayatım boyunca birçok öğrenci ve veliyle çalıştım. Bazıları birkaç saatlik dersler aldırırken bazıları özellikle sınavdan birkaç hafta önce derslere başlardı. Bu aşamadaki derslerden mucizeler beklemek doğru değildir. Düzenli bir şekilde derslere haftada bir ders dahi olsa devam eden öğrencilerimin sınav haftalarında saatlerce ders alan öğrencilerimden çok daha başarılı olduklarına defaatle şahit olmuşumdur. Bu öğrencilerde yaşadığımız şey konuyu öğrenmek yerine bilgi depolaması yapmak oluyor. Az zamanda çok fazla konu yetiştirmesi gereken öğrenci, yaşadığı stresle birlikte zaten bildiği bilgileri bile karıştırabilecek hale gelebiliyor. Bu sebepten son dakika dersleri dediğimiz bu dersler asla amacına uygun yapılamıyor ve hatta çocuğun kaygı düzeyini arttırarak gereksiz gerginliklere bile sebebiyet verebiliyor. En başta belirttiğimiz ve olması gerektiği gibi öğrenci ile beraber ihtiyaca yönelik bir çalışma programı hazırlanırsa gerçek öğrenmeler gerçekleşmiş olacaktır.

      Aslında tüm bu anlattıklarımda dikkat çektiğim ama tekrar belirtmek istediğim mesele doğru öğretmen veya uzman seçimi. Konuya ciddi anlamda hakim olduğu halde bildiklerini aktaramayan bir öğretmenle verimli bir program oluşturmak ve devamlılık sağlamak iki taraf için de hem maddi hem manevi anlamda yorucu bir serüven olur. Bunun yerine öğrencinin ihtiyaçlarına tam anlamıyla karışık verebilen ve ona rehberlik edebilecek bir öğretmenle çalışmak gerekir. Konuyu uzun uzadıya anlatmak yerine hap bilgiler vererek zaten sıkıntı yaşadığı ve korktuğu konuyu, öğrencinin gözünde daha erişilebilir ve yapılabilir kılmalıdır. O konunun aslında belli kalıplar içerdiğini ve kendisine beraber bunları öğreneceklerinin sinyallerini vermeli ve öğrenciyi rahatlatmalıdır. Okul müfredatına da hakim olmalı ve okuldaki hocayı daha geriden takip etmemelidir. Özellikle küçük yaş gruplarında karşılaşılan en temel problemlerden biri okuldaki öğretmeninin ve özel ders öğretmeninin konuyu farklı yollardan anlatmasıdır. Bu durum çocukta kavram kargaşasına yol açmaktadır. Buna meydan vermeden kafa karışıklığı giderilmelidir.

     Tüm bu detaylara dikkat edildiği takdirde bir önceki yazımda da belirttiğim üzere öğretmen-öğrenci-veli entegrasyonu ile özel ders ile amacına uygun ciddi başarılar elde edileceği kanaatindeyim.