Esra Karaoğlan Özel Ders Öğretmeni 0 546 697 34 95
ÖZEL DERS-ÖZEL ÖĞRETİM 1
11/01/2020
Eğitim konusunu ilk ele alışımı hatırlıyorum.
Üniversitede hocamız bir portfolyo oluşturmamızı istemişti. Eğitim ve öğretim
arasındaki farklılıklardan ve neden birer ihtiyaç olduğundan bahsetmiştik. Eğitim birey doğduğu andan itibaren başlar; aile, okul ve çevre etkileşimiyle
yaşam boyu devam eder. Eğitim bir yandan bireyi yaşama hazırlarken bir yandan
da bireyin gelişmesini sağlar. Bu gelişim içsel ya da dışsal yaşantılar sonucu
oluşur. Yani bireyin kendi içinde yaşadığı olaylar ve kendinden bağımsız olarak
çevresinde gelişen olaylar dahilinde olur. Birey kendi yaşantısı neticesinde
böyle bir değişiklik sürecine girmiş olur. Eğitim sonucunda belli bir davranış
değişikliği olmalı ve bu davranış değişikliği de istendik yönde amaca uygun
olmalıdır. Öğretim ise eğitimin plan program dahilinde uygulanan aşamasıdır. Günümüzde bu
görevi okullar üstlenmekte ve okullardaki belirlenen müfredatla birlikte
anaokulundan başlayıp ilköğretim, ortaöğretim derken ve nihayet üniversite ile
bile son bulmayan bir serüven halini almıştır. Bireyler buralarda istedikleri
eğitimi alıp sonrasında bunları sosyal hayatın rutininde ve işlerinde kullanmak
üzere hayata atılıyorlar. Bütün bunlar dikkate
alındığında eğitim bütün bir hayatı kapsayan bir süreçken öğretim sadece belli
bir dönemi kapsar. Eğitim tüm hayatı kapsadığı için hayatın her alanında ve her
zaman yapılabilirken, öğretim sadece belli alanlarda gerçekleştirilebilir. Bu
bağlamda bireyleri, iyi eğitim alabilmesi, biyolojik ve fizyolojik olarak
kendilerini daha yeni keşfettikleri bir dönemde ilerde pişmanlık duyacakları
davranışlar kazanmamaları ve eylemleri gerçekleştirmemeleri için en iyi öğretim
alanını sunmaya çalışırız. Fakat maalesef ki her birey bu süreci bu kadar rahat
atlatamayabiliyor. Özel eğitim ve öğretimin önemi tam da bu noktada devreye
giriyor. Günümüzde artık teknolojinin de gelişmesiyle beraber, toplumda daha
önce yadırganan birçok konuda bireylere farkındalık kazandırıldı. Her çocuk bir
dünyadır. Yani çocukları kalıplara oturtmak her çocuğa aynı mantaliteyle
yaklaşmak akıl karı bir iş değilken toplu eğitim verilen birçok yerde bireysel
farklılıklar dikkate alınmamış, çocuk sadece okulda geçirmesi gereken zamanı
doldurup asker misali görevini yerine getirmiş oluyor. Akademik eğitim öğretim
hayatının sonunda ise tam 12 yıl sonra çocuğa hakettiği! diploma verilmiş
oluyor. Hayattan kopuk, gerçek dünya ile hiç yüz yüze gelmemiş gençlerden mi
yoksa sınavda sıfır çeken öğrencilerden mi bahsedelim… Biz eğitimciler tüm bu
sebeplerden ötürü bireysel olarak kendini daha rahat ifade edip karakterini ve
potansiyelini ortaya koyabileceği özel öğretimi bu noktada devreye sokuyoruz.
Öğrenciyi birebir takip edip, eksik olduğu konuları tamamlama noktasında
veli-öğretmen-öğrenci entegrasyonunu sağlayıp yola devam etmek sonuçsuz
kalabilecek bir eylem değildir. Özel ders çocuğun başarısız ya da eksik olduğu
anlamına gelmez. Özel ders çocuğun ihtiyacına yönelik belirlenen bir
etkinliktir. Öğretmen öğrenciyi daha iyi tanıma imkanı bulurken öğrenci
kendisini etkileyebilecek, eleştirebilecek her türlü etmenden arındırılmış bir
ortamda daha rahat bir psikolojiyle ders çalışabilir ve dinleyebilir. Çünkü o
an yanında bulunan öğretmenin sadece kendisine odaklandığını, onun ihtiyacına
yönelik çalışacaklarını bilir. Çocuğun derslerden verim elde edip derslerde
belirgin derece daha iyi sonuçlar almasının nedeni de genelde bu çalışma
prensibine dayanmaktadır. Yirmi-yirmi beş kişilik sınıflarda anlatılan dersle
bireysel anlatılan derslerden aynı performans beklenemez. Çünkü yazının başında
belirttiğimiz gibi bireylerin hayat boyu aldıkları eğitimler farklıdır
dolayısıyla da her çocuk özeldir ve farklı karakterdedir. Ayrıca şunu da belirtmek
gerekir ki sürekli değişen eğitim sistemiyle birlikte öğretmenler bile sürekli
bir adaptasyon süreci yaşarken öğrencilerin bu süreci tek başına atlatması çok
zor. Hele ki tüm okullarda eşit derecede iyi eğitim verilmiyorken… Bu açıdan
değerlendirdiğimizde maddi anlamda artan yükümlülük külfet olarak görülmekten
ziyade bir ihtiyaç bazında değerlendirilmeli, bireysel farklılıklar ve
ihtiyaçlar dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Kolejlere giriş sınavları,
liseye giriş ve nihayet üniversite sınavı derken, kurum sınavları ülkemizin göz
ardı edilemez bir realitesi. İyi puan alan öğrencilerimiz en iyi okullara
yerleşerek iyi bir hayat için de en önemli adımı atmış oluyorlar. İşte tüm bu sebeplerden
ötürü eğitim ve öğretim arasındaki fark gözetilerek ve her şeyden önce
ülkemizdeki sınav realitelerini de unutmadan, çocuğun hayatı boyunca aldığı
eğitimin yanında doğru öğretim alabileceği bir öğretmen veya uzmanla eksiklik
yaşadığı konuların üzerine profesyonelce gidebileceği bir çalışma alanı
oluşturmak, ebeveynin çocuğu için yaptığı ve yapacağı yegane iyiliklerden olacaktır.
Çünkü her eğitim öğretim değildir, fakat her öğretim aynı zamanda eğitimdir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
ÖZEL DERS-ÖZEL ÖĞRETİM 1 - 11/01/2020 |
Eğitim konusunu ilk ele alışımı hatırlıyorum. Üniversitede hocamız bir portfolyo oluşturmamızı istemişti. Eğitim ve öğretim arasındaki farklılıklardan ve neden birer ihtiyaç olduğundan bahsetmiştik. |
ÖZEL DERS- ÖZEL ÖĞRETİM 2 - 11/01/2020 |
Özel ders-Özel öğretim yazımın ilkinde eğitim ve öğretim arasındaki farklılıklardan ve çocuğun hayatı boyunca aldığı ve alması gereken eğitim öğretimden, özel öğretimin toplumda artık bir eksiklikten ziyade ihtiyaç olduğundan bahsetmiştim. Bu yazı |