Uzm. Psik. Dan. Sevinç BAKAN KILIÇ 05333738123
sevinckilic25@gmail.com
Öfke ve Yönetimi
28/10/2018 ÖFKE VE YÖNETİMİ Öfke; baskı,
engellenme, incinme, korku, hayal kırıklığı ve haklarımızın çiğnenmesi gibi
durumlarda ortaya çıkan bir duygudur. Öfke son derece doğal ve insani bir duygu
olması yanında sevgi, hoşlanma, korku vb. gibi temel bir duygudur. Önemli olan
nokta öfkenin uygun bir biçimde ifade edilmesidir. Öfke doğal bir duygu
olmasına karşın kontrol edilip, iyi yönetilmez ise saldırganlık ve olumsuz
davranışlara neden olur. Okul, iş, kişisel ilişkilerde ve genel yaşam
kalitesinde sorun çıkmasına neden olur. Genelde insanlar öfke ile ilgili
olarak ne kadar sıkıntıları olsa da bunu kabul edip konuyla ilgili yardım
istemek yerine öfke ve benzer duygularını daha çok bastırmaya, inkar etmeye ve
yok saymaya çalışırlar. Bastırılmaya çalışılan öfkenin ise kronik kalp damar
hastalıklarına, baş ağrısına, yüksek tansiyona ve mide hastalıklarına yol
açarak kişinin fiziksel sağlığı için ciddi tehditler oluşturduğu
tanımlanmaktadır. Öfkenin ne bastırılması ne de inkar edilmesi sağlıklı ve
etkili bir ifade yolu olarak görülmez. Sonuçta her tür öfkenin kişiyi uyarıcı,
koruyucu veya harekete geçirici bir işlevi vardır. Öfkenin sağlıklı olarak
yaşanıp ve yönetilebilmesi için kabul edilmesi, nedenlerinin ve biçiminin
anlaşılması ve kesinlikle saldırgan biçimlerde ifadesinin kontrol edilmesi
gereklidir. Temel olarak öfke davranışı için çözüm arayan, kontrol edilmesi gerektiğini düşünen ve bunun için yardım arayan kişiler azınlıkta olmasına rağmen öfke, günlük yaşantımızda sanıldığından daha fazla etkin olmaktadır. Dünyanın bugün içinde bulunduğu zorlayıcı yaşam koşulları, güvenliğin ve sosyal güvencelerin yetersiz oluşu, ekonomik koşulların aileleri zorlaması insanları daha gergin, sıkıntılı, çaresiz ve engellenmiş hale getirmektedir. Kişiler bu engellenmelerin sonucunda kronik olarak uyarılmış ve gerilmiş hale gelebilmektedirler. Ancak, asıl sorun, günlük yaşamda bir çok sorunla karşılaşmaktan çok, kişilerin kendilerinde hissettikleri öfkenin şiddeti ve bu tür duyguları üzerinde ne kadar kontrol sahibi olduklarıdır. Kontrolsüz öfkenin hem birey hem de toplum üzerinde inanılmaz bir etkisi vardır. Günlük yaşam içinde sıklıkla yaşanan bu duygu temelde en az iki kişinin mutsuzluğuna neden olmaktadır. Öfkenin en tehlikeli sonucu olan şiddet içerikli davranışların, öfkenin yoğunluğu ile yakından ilgili olduğu açıktır. Öfke, yeni öğrenmeler için bir motivasyon kaynağıdır. Öfke, sınırlandırılabildiği sürece sağlıklıdır ve işe yarar. Öfke, kontrol edilmediğinde kişinin kendisi ve çevresi için zararlı olabilir. Öfkenin sağlıklı ve işe yarar olabilmesi için inkar edilmemesi, bastırılmaması ve öncelikle kabul edilmesi, gereklidir. Aslında kızgınlık, öfke gibi duyguların daha çok ikincil duygular olduğu, kırılma, alınma, gücenme, anlaşılmama, reddedilme, engellenme, korku, kaygı, hayal kırıklığı, yalnızlık gibi acı veren temel duygulara ikincil olarak oluştuğunun birey tarafından anlaşılması önemlidir. Öfke dile getirilmemiş veya anlaşılmamış, kabul görmemiş kızgınlıkların topluca yaşanması ve ortaya dökülmesi olarak da ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda ise altta yatan depresyon, yas, madde ve alkol bağımlılığında öfke ortaya çıkabilir. Saldırgan davranışlar söz konusu olduğunda ise artık bir kontrol kaybı söz konusudur. Öfke ve kızgınlık aslında içsel bir duyguyken, saldırganlık gibi yıkıcı davranışlar haline dönüşebilmektedir. Saldırganlık söz konusu olduğunda ise ortaya çıkan sonuçlar çok daha ciddi olmaktadır. Bu nedenle, öfkenin belki de en istenmeyen biçimde ifadesi olabilen saldırganlık davranışlarının, öncelikle anlaşılması ve sonuçlarının kontrolü için çalışılması gereklidir. Öfke sırasında ortaya çıkan ve öfkeyi tanıtan belirti ve işaretler öfke açıkça ve doğrudan gözlenebilen sözel ve davranışsal tokat atma, vurma, yüksek sesle konuşma, küfür etme ya da tehdit etme, aşırı eleştirel olma, hata arama, tartışmacı ve saldırgan bir tavır içinde olma,isim takma, suçlama, alay etme, dedikodu yapma, şüphecilik, önyargıyla yaklaşma, öfke nöbetleri geçirme gibi açıkça, kişinin başkalarını incitmeyi ya da çevreye zarar vermeyi istediğini gösteren sözel ve fiziksel tacizler genellikle öfkenin doğrudan görülebilen belirti ve işaretlen olarak tanımlanabilmektedir. Başkalarından uzak durma ve onlarla işbirliğini red etme, sessizlik, unutkanlık psikosomatik hastalıklar, depresyon ve suçluluk duyguları, işbirliğine karşı direnç bağımlılık davranışları, çekingen davranma, ağlama, şiddete ve suça yönelik fantaziler içinde bulunma, yoğun bir rahatsızlık ve stres altında olma duygusu, mutsuzluk ve gerginlik, güceniklik ve ruhsal acı çekme duygularının varlığı gibi belirtiler ise öfkenin dolaylı olarak ifadesini içeren belirti ve işaretlerdir. Kendinizi sakinleştirmeye yönelik egzersizleri düzenli olarak yapın. Derin nefes alın, nabız atışlarınızı ve nefesinizi kontrol altına alın. Kendinize, sizi sakinleştirecek cümleler söyleyin. Kendinizi, kontrol etme konusunda kararlı olun. Şiddete yönelik davranışları asla kabul edilebilir, çözümler olarak değerlendirmeyin. Öfke duygusuna evet ancak bu duyguyla davranmaya hayır, bağırmayın, vurmayın. Çevrenizdekileri, öfkelendiğinize ait bilgilendirin Kendinize zaman tanıyın. Eğer mümkün ise kendinizi öfkeli olduğunuz ortamdan hemen uzaklaştırın ve sorunla ancak kontrolünüzü yeniden kazandığınızda uğraşın. Problemi açıklığa kavuşturmaya çalışın ve çözümü aramaya odaklanın. Bol bol gülün ve espri yeteneğinizi kullanın olaya yeni bir bakış açısı ve yeni bir çerçeve kazandırın. Kişisel saldırılara cevap vermeyin, kişiselleştirmekten kaçının. Kişilerin kendi öfkelerini tanımalarının ve alttaki bir takım nedenleri fark etmelerininde öfke kontrolünde önemli olduğu düşünülmektedir. Bu duygu ve nedenler suçluluk, yetersizlik, değersizlik, önyargı vb. Öfke, sağlıklı olarak yaşandığında son derece işlevsel olabilen bir duyguyken, kontrol edilemediğinde hem kişi hem de çevresi için oldukça zararlı olabilen bir duygudur. Öfke kontrolü için bir uzman psikologdan yardım almak oldukça önemlidir. Kontrol edilmiş öfke duygusunun gücü sayesinde başarılı işlere imza atabilir, insanlarla ilişkilerimizde samimiyet, yakınlık ve açıklık getirmiş oluruz. Sevinç BAKAN KILIÇ Sosyolog |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Toplumumuzda Aile ve Ailede Sağlıklı İletişim - 30/09/2018 |
Toplumumuzda Aile ve Ailede Sağlıklı İletişim Aile anne, baba ve çocuklardan oluşan toplumun en küçük topluluğudur. Aile kurumu ne kadar güçlü ve sağlam olursa toplumda o derece güçlü ve sağlam bir yapıda olur. |
Türk Toplumunda Aile ve Ailede Sağlıklı iletişim - 25/09/2018 |
Toplumumuzda Aile ve Ailede Sağlıklı İletişim Aile anne, baba ve çocuklardan oluşan toplumun en küçük topluluğudur. Aile kurumu ne kadar güçlü ve sağlam olursa toplumda o derece güçlü ve sağlam bir yapıda olur. Toplumu oluşturan bireyler aileler t |
STRES YÖNETİMİ - 25/07/2018 |
Stres, vücudumuzun her türlü talebe veya tehdide yanıt verme yoludur. Tehdit altında olduğumuzu hissedince vücudumuz adrenalin, nöradrenalin ve kortizol hormonlarını acil eylem için vücudu uyandıran bir stres hormonu şeklinde salıvererek karşılık v |
AİLE ve TOPLUM - 17/07/2018 |
Aile en genel tanımı ile anne, baba ve çocuktan oluşan toplumun en küçük topluluğudur. İki aile tipi vardır. Birincisi anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek ailedir. İkincisi ise anne, baba ve çocukların yanı sıra dede, büyükanne, dayı, teyze ve |
Çatışmaların çözümü - 26/09/2007 |
ÇATIŞMALARIN ÇÖZÜMÜ Çatışma, bir ya da birden çok kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşamadığı zaman ortaya çıkar. İnsanların gereksinimleri, istekleri birbiriyle ters düştüğü zaman çatışma yaşanır. İletişim çatışmasında yaş, kültür |
KAYIP VE YAS - 26/09/2007 |
KAYIP VE YAS Yas, çok sevilen bir şeyin ardından tutulan matemdir. Bu sevdiğimiz bir insanın ölümü olabileceği gibi, evcil hayvanın kaybı, eşinden ayrılma ya da işini kaybetme de olabilir. Sevilen bir şeyin kaybıyla ondan yoksun olma d |