ALDAT-MA
Bir kez yalanını yakaladığın kişinin, bin doğrusunu sorgularsın.
Konu analizine geçmeden önce bir fıkrayı paylaşmak istiyorum.
Uluslararası ölçekte bir kadın araştırması yapan sosyolog, dünyanın çeşitli ülkelerinde kadınlara bir soru sormuş. Kocanızı başka bir kadınla yakalarsanız ne yaparsınız? Soruya ülkelere göre verilen yanıtlar ise şöyle olmuş:
İsveçli: Neyimi beğenmediğini sorarım.
Rus: Evi terk ederim.
Fransız: Sesimi çıkarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
İtalyan: Kadını vururum.
İspanyol: Kocamı vururum.
Yunan: Her ikisini de vururum.
Türk: Benim kocam yapmaz!
Neler aldatmadır?
Aldatma konusu, yüzyıllar boyu toplumlarda hep önemliydi. Peki, ne oldu da son zamanlarda bu kadar gündeme oturdu, bu kadar çok duymaya başladık. Aslında her ne kadar toplumda gizli kalmış gibi görünse de “aldatma” kelimesini, kadının iş hayatına girmesi, güç kazanması, erkeğe karşı çıkma gücünü bulması ile çok fazla duymaya başladık. Eşini kaybetmemek için göz yuman, boşanacak ya da karar alacak gücü bulamayan kadınlar, toplum yapısının erkek egemen olması ve erkeğe çok eşlilik hakkı vermesinden kaynaklanan sosyal nedenler aldatmayı ya gizlenmesini ve meşru kılmasına neden oldu.
Aldatma bir bağlanma sorunudur. Özellikle narsist tepkiler gösteren insanlarda fazla görülür. Kendini daha yüksek gören, eşinden üstün olduğunu düşünen veya çevresindekiler tarafından böyle olduğu gözlemlenen, toplumda öyle övgü alan kişiler aldatmaya daha yakındırlar.
Kişi aldatıldığında adını koymak, nedenlerini bilmek, sorunu çözmek ister. Aldatmak mı - sadakatsizlik mi? “Bir kereden bir şey olmaz.”, “Duygusal olmadığı sürece sorun yok.”, “Görüşebilir ama önemli olan sevmesin.”, “Konuşsun ama dokunmasın.” vs. gibi çok çeşitli yorumlar ve açıklamalar duyuyorsunuz. Esas sorun kişinin yaşadığı durumu nasıl algıladığıdır.
Araştırmalarımda ortak bir tanım olmadığını gördüm. Benim kişisel aldatma tanımımsa şöyle; fiziksel ve duygusal anlamda partneri dışındaki biriyle gerek yaşam ve gerek etkinlik olarak yapılan tüm özel paylaşımlara aldatma denir. Burada önemli olan paylaşımın özel olup olmadığıdır. Aldatmanın tam olarak tanımlanamaması, aldatmanın ve aldatılmanın çok değişik şekillerde algılanmasıyla ilgilidir. Algılamalardaki bu çeşitlilik aldatma çeşitlerini ortaya çıkarır.
*Sanal Aldatma Var mı?
Son 10 yılda patlama gösteren aldatma çeşididir. Evet, aslında sanal cinsellik, sanal duygusallık birer aldatmadır. Sonuçta hayatınızda biri var ve siz başkası ile özel paylaşımlarda bulunuyor iseniz bu aldatmaya girer. Sanal aldatmanın bu derece patlamasını, sınır sorununa ve net olmayan kural sorununa bağlıyorum. Ayrımını şöyle yapıyorum: Sanalda yaptığınız şey, reelde yaptığınızda ne anlama geliyorsa aynı anlamdadır. O halde netleştirmemiz gereken konu budur. Yüz yüze olmaması, yaşanmadığı anlamına gelmez. Sonuçta yaşadığınız şey sanal ama hissedilen duygular, etkiler, fiziksel sonuçlar reeldir. Bu nedenle bu konuda tartışmaya yer vermemek için sanal-reel ayrımını yapmalıyız. Tabi ki şeklen aynı olsa da içerik olarak farklılık arz etmektedir. Sanalda, zarardan korunmanın, riskinin az olmasının getirdiği bir çekicilik mevcuttur. Bu nedenle sanal aldatmalarda patlama olmuştur. Diğer yandan da riskler ortadan kalktığında, toplumumuzun gerçeklerini görmemizi sağlamıştır. Erkeklerin içgüdüsel kontrol sorununun, kadının duygusal açlığının ve bunu kontrol edemeyişinin dışa vuruşunu da sanallık sayesinde görmüş oluyoruz.
Aldatmanın sanalı-reeli olmaz. Ama kadın için de erkek için de sanal ilişki masumedir. Kötü niyetli değildir. Arkadaşça sohbetlerden başlamıştır.
Şimdi şunu da vurgulamak istiyorum: Bir iletişim, sizin kontrolünüz ve izniniz olmadan ilişkiye dönüşmez. Boş bir anınızda sevgili olmazsınız. Ya da boş bir anınızda birden soyunmazsınız. Çünkü ilişki, anlık bir şey değil, süreçtir, zamanla olur. O halde her ilişkinin bir süreci ve hazır olunuşluk düzeyi vardır.
Bunun yanında, risklerle ne kadar birlikte olduğunuz da önemlidir. Siz, size ilgi gösteren, size devamlı iltifat eden, sizi etkilemeye çalışan biri veya birileriyle iletişim halindeyseniz, riski aslında siz yaratmış olursunuz. Risklerle mücadele etmek de yine sizin görevinizdir. Mesela arkadaşça yazıştığınız birinin size ilgi duyması veya iltifat etmesi bir noktadan sonra oluşabilecek bir durumdur. Sorun bu değil, bundan sonra sizin aldığınız tavır olsa da, böyle bir iletişim ağı içinde bulunmanız bile kendiniz zora sokmaktır. Bunun yanında arkadaşça başlayan bir ilişki hiçbir zaman alışmaya, ondan etkilenmeye dönüşmez. Sizin böyle bir ihtiyacınız ve beklentiniz olsa bile izin vermediğiniz ve istemediğiniz sürece bu gerçekleşmez. Bazen “arkadaşça sohbet ediyorduk, ilişkiye dönüştü” diye söylemler duyarız. Benim görüşüm ise şudur: her arkadaşınızla sevgili olur musunuz? Her arkadaşınızla ilişkiniz neden zamanla ilişkiye dönüşmüyor? Belirtmek istediğim şey, hiçbir şeyin kendiliğinden ve sizin haberiniz olmadan gerçekleşmeyeceğidir.
Sanalın verdiği heyecan ve suçluluk, bir yandan yasağın tadını verirken diğer yandan da tadınızı bozar. Kendinizi değerli hissederken, reel hayatınızdaki sistemi de kaçınılmaz olarak bozar. Size az ilgi gösteren eşinizi gözünüzden düşürür, ona karşı daha tahammülsüz yapabilir. Bunun yanında da suçluluk duygunuz nedeniyle tam tersine daha pasif, alttan alan veya beklentisiz yapabilir.
*Duygusal Aldatma: Bu tip aldatmalar ağırlıklı olarak çatışma içindeki bireyin psikolojisini yansıtır. Yani kafasında oturtamadığı, ortamın uygun olmadığı, karar almak yerine heyecanı yaşamak amaçlıdır. Uzaklık (uzaklığın verdiği güven), merak, ilişkisindeki mutsuzluk, hayranlık, heyecan arayışı gibi etmenler duygusal aldatmayı doğurur. Ağırlıklı olarak kadınlarda görülür.
*Cinsel Aldatma:
Cinsellik amaçlı ilişkileri kapsar. Aslında kişi eşiyle her türlü cinselliği üst düzeyde yaşasa bile cinsel aldatma olabilir. Peki neden? Toplumumuzda bir kadını elde etmek erkek için her zaman bir güç ve kendini kanıtlamak olarak algılanmıştır. Özellikle en güzeli, en zoru elde etmek erkeğin prestij göstergesidir. Bunun yanında erkeğin kontrol edilmesi gereken bir hormonal yapısının olması, onu cinsel aldatmaya daha fazla sürükler. erkek, adını bile bilmediği bir kadınla sadece boşalma odaklı bir cinsellik yaşayabilir. yani sadece hormon tatmini için. ama bu durum yine de aldatmayı meşru kılmaz.
Bir İnsan Neden Aldatır?
Koz (Duygusal-Fiziksel İhtiyaçların Koz Olarak Kullanılması)
Erkek psikolojisi, hormonal yapısı gereği cinselliği ilişkide temel dinamik olarak görür. Bize gelen danışanlarımızda ve ailelerimizde de gördüğümüz kadarıyla erkeklerin en çok şikâyetçi oldukları nokta cinselliktir. Erkeğin aldatmasının altında yatan nedenlerden biri, eşinin cinselliği bir silah ya da koz olarak kullanmasıdır. Erkek cinsellik için boyun eğmemek ayrıca kendini muhtaç hissetmemek için aldatma girişiminde bulunur. Aynı şekilde, kadın da erkeğin ilgi ve sevgisini kazanabilmek için aldatma girişimde bulunabilir. Cinselliğin koz olarak kullanılması, yüksek kırılmışlık ve gizli öfkenin göstergesidir. Eğer cinsellik eşlerden biri tarafından koz olarak kullanılırsa, diğer taraf mahrum kalma ve dışlanma duygusu ile aldatmayı hak olarak görür. Hem hak olarak görür hem de mahrumiyetin cezası olarak algılar.
Kompleksler (İlerleyen Yaşla Birlikte, Genç Olduğunu Hissetme-Kanıtlama Arzusu)
Kompleksler Kişi her yaşta güçlü olmak ve beğenilmek ister. Böyle durumlarda iyi hissetmek için aldatma yoluna başvurabilir. Özellikle kendinden küçükler ile bu olayı gerçekleştirmeleri hala işe yaradıklarını görmeleri bakımından kişileri daha mutlu eder. Kadınlar ve erkeklerde menopoz-andropoz dönemine yakın yaşlarda genç partnerler ile aldatma yaşanır. Yaşlılığı kabul etmek istemeyen, kendini kanıtlamak, özgüven kazanmak isteyen erkek ve kadınlarda sık rastlanılan bir durumdur. Magazin basınında çok sık görüyoruz; ileri yaşlardaki erkek ya da kadınların genç sevgilileriyle boy göstermeleri, yaşlarını görmezden gelmek ve hala beğeniliyor olduğunu göstermek için yapılan bir davranıştır. Aynı zamanda hayatın anlamsızlığına ve ölüm korkusuna bir meydan okumaktır bu tip aldatmalar.
Psikolojik Nedenler
İnsanların sosyal anlamda temel ihtiyaçları kabul edilmek, beğenilmek, onaylanmak, güvenmek ve sevilmektir. Kişi kendini mutsuz, önemsiz, değersiz hissettiğinde bu temel ihtiyaçlarını giderebilmek için çareler arar, başka birilerinin kendisine değer vermesi, onu mutlu eder. Özellikle depresyonda olan erkek ve kadınların hem riskli davranışları hem de kendini değerli hissetmeleri aldatmaya sürükletir.
Hem değer görmek hem de halen ilgi çektiğini görmek depresyonda olanlarda olumlu etki yapmaktadır. (Bir nevi antidepresan etkisi.)
Erkekler, kadınların hamilelik, doğum sonrası ve depresyon durumlarında, beklediği ilgi ve cinselliği göremediğinden aldatma kayabilir.
Aldatan kişi yakalanmadığı sürece davranışa devam eder, sonuçlarını hep düşünür aslında; ama içsel çatışmayı da aşamaz. Genelde aldatma sonrası vicdani rahatsızlık oluşur. Akabinde de suçluluk duygusu ortaya çıkar. Bazen kişi kendini daha iyi hissetmek için eşinin/sevgilisinin hatalarını arar. Sanki bedelini ödetmiş düşüncesiyle o hata yaptıkça kişi kendisini daha iyi hisseder. Aldatmalarda kişi aldatmanın nedenini kendisi dışında başka nedenlere dayandırdıkça kendisini daha iyi hissedeceği için, devamlı eşinin veya partnerinin hatalarını görmek ister. Aksi takdirde eşinin mükemmel olması, aldatanın vicdani rahatsızlığını daha da arttırır. Aldatan kişi, eşi kendisine iyi davrandıkça kendini daha kötü hissedebilir. Bu durumda da ayrılmayı huzursuzluktan dolayı daha fazla isteyebilir.
İlişkisel (Evlilik) Nedenleri
Evlilikte yaşanan sorunlar ve eşlerin ilişki içindeki hareketleri de aldatmaya sürükleyen nedenlerden bazılarını oluşturur. Bunlardan bazıları aşağıdadır:
•Kontrol etmek ve tahakküm altına almaya çalışmak,
•İlgisiz ve sorumsuz eş,
•Cinsel tepkiler ve reddediliş,
•Devamlı alttan alma, pasiflik,
•Bağımlı veya narsist kişilikli eşler,
•Sevmeden evlenmek, sadece sahip olunan nitelikler için ilişki yaşamak, ( para, kariyer, şekil, statü vs.)
•Otorite savaşları,
•Bencil eş,
•Eşlerin çocuktan sonra rol kaybı.( eş olmayı unutup sadece anne veya baba olmak),
•Yüksek beklentiler ve hayal kırıklıkları,
•Psikolojik sorunlar ve kişilik yapıları,
•Aldatan-aldatılan anne baba ile büyümek-tanık olmak
Aldatılan Ne Yaşar?
Biz, bize söylediği yalanı değil, bizi küçümseyip inandırmaya çalışmasını affedemeyiz.
Aldatılan kişi, kendini yetersiz, beğenilmeyen, ilgi çekmeyen biri olarak görür. Bunun sonucunda haksızlığa uğradığını düşünen, öfkeli ve partnerine dokunmak istemeyen bir eş ortaya çıkar. Aldatılan kişilerde 'keşke'ler çoktur. İlişkisinde harcanan emek, zaman, yaptığı fedakârlıklar, gösterdiği sadakat vb. tümü zihninden film şeridi gibi geçer. Aynı zamanda kişi aldatanı aldatma girişiminde de bulunur, asıl amaç aldatmak değil, intikamdır.
Aldatmalarda tek neden kişinin eşiyle yaşadığı ilişkisinde cinsel ve duygusal anlamda doyuma ulaşmaması değildir. Çocukluğundan itibaren değersizlik duygusu içinde büyüyen biri uygun ortamda bu duygusunu tatmin etmek için aldatabilir. Bazen kişi bir anlık heyecan için de bunu yapabilir.
Bir yalan 5 doğru götürür; Güven,saygı,sevgi,umut,değer
Aldatan insanlar aslında kötü insandır diyemeyiz. Bunu bir suç olarak değil hata olarak görmek daha doğru olur. Yaşanan bir aldatma olayının aldatma olup olmadığı dışarıdan yapılan gözlemle değerlendirilemez. Aldatılanın hissettiği rahatsızlık duygusuyla paraleldir; siz ne kadar çok rahatsız iseniz, o olay o kadar çok aldatmadır.
Aldatmayı Çözmek için İnkâr Etmek
Bazı durumlarda aldatılan kişi sonuçlarını ve ağır psikolojik etkilerini kaldıramayacağını düşünerek durumu görmezden gelir ya da reddeder. Bu durum ileriki yıllarda aldatılan tarafından ısıtılıp ısıtılıp tekrar gündeme getirilir. Yani yeri ve zamanında verilmeyen bir tepki, büyüyerek ve psikolojik rahatsızlıklara yol açarak gösterir kendini. Mesela yapılan araştırmalarda, aldatılmanın temel bir depresyon nedeni olduğu tespit edilmiştir. Böyle durumlarda uzmandan destek almak gerekir.
Aldatan kişi evli ise, genelde evliliğini riske sokmayacak, kendisinden çok şey beklemeyecek birini arar. Gerek kadın gerekse erkeklerde bu kaçınılmazdır. Bir yandan kendisini ve geleceğini garantiye alan evliliğini koruma, bir yandan da şu anı mutlu yaşama isteği ağır basar. Aslında yapılması gereken, mutluluğu dışarıda aramamak ve sonu olmayan anlık zevkler yerine, evliliğini iyileştirmektir.
Taraflardan birinin sosyo-ekonomik düzeyinin yükselmesi de aldatmayı doğurabilir. Eşlerden biri kendini ulaşılmaz gördüğünde diğer eş bunu aldatma ile aşmak isteyebilir.
Magazin basınında aldatmalar, birer kötü örnek olmakla beraber özendiricidir. Genelde aldatanın aldattıktan sonraki mutlu hayatı hep verilir. (Pınar Altuğ, Hüsnü Şenlendirici, Cem Hakko, Kaya Çilingiroğlu gibi.) Aslında verilen haberlerde aldatılanın yaşadıklarına da değinilmiş olsa ve aldatanlar yüceltilmek yerine eleştirilmiş olsa özendirici etkisi azalabilir. Kocasını ya da karsını aldatan birinin ertesi gün canlı yayına çıkıp hiçbir şey olmamış gibi program yapması düşündürücüdür.
Kabulleniş:
Kabulleniş için önce aldatanın itiraf etmesi gerekir. Sonraki süreçte doğru bilgilendirme yapmalıdır. Aldatan kabul ettiğinde aldatılan da kabulleniş aşamasına geçer.
Aldatılan kişilerin yaşadıkları acıları bazı yazarlar, anne-babayı kaybetme üzüntüsü ile eşleştirmişlerdir. Hayatın film şeridi gibi gözünüzün önünde geçmesidir. Aldatılan kişinin sadece rahatlatılması değil, durumu analiz edip doğru yorumlaması için uzman desteği alması şarttır. Kabulleniş en zor aşamadır. Her sorunda olduğu gibi aldatma sorununda da önce iki tarafında kabullenmesi gerekir.
Aldatılan kişi düşünce ve duyguları:
•Değersizlik
•Pişmanlık
•Suçluluk
•Umutsuzluk
•Öfke
•Güçsüzlük
Aldatılan kişi ile çalışırken bu temel duygu ve düşünce çerçevesinde çalışmak gerekir. Geçici iyi hissetmeler çözüm değil, kalıcı kalıntılara neden olur.
Affeden kişi kendine şans verir. affedebilir miyim affedemez miyim diye..?
Aldatılan Neden Her Şeyi Bilmek İster?
Kendine olan güvensizliği, kıyaslama yapmak, onun üstünlüklerini veya farklılıkları ile kendi arasındaki farkı görmek, hatta ona göre nasıl sürdüreceğini kestirmek, bir daha olmaması için “Eşim nasıl birini arıyor?” sorusuna yanıt bulup, “öyle olayım ki tekrar yapmasın” demek için her şeyi tüm detayına kadar bilmek ister. Oysa her şeyin bilinmesi, ne acıyı azaltır ne de affetmeyi hızlandırır. Affeden kişide soruların ardı arkası gelmez. Başladığı andan itibaren her saniyeyi bilmek ister. Bu nedenle soru patinajına girer. Bitmez bilmez bir süreç zihinde başlar. Bazen aldatan kişi, sorulardan ve sorgulamalardan kurtulamayacağını düşünür ve boşanmayı isteyebilir.
Aldatılanın ilk istediği şey, partnerinin diğer kişiyle ilişkisinin bittiğine inanmasıdır. Bu konuda aldatılan kendisine şu soruyu sormalı ve genel olarak “ güven “ cevabı yerine somut cevaplar vermelidir Bittiğinin kanıtı nedir?
Aldatılan inanmamak konusunda dirençlidir. Bu durumda da kendine şu soruyu sormalıdır. Partnerim Ne yapsa inanırım?
Her Aldatma İlişkiyi Bitirir mi?
Kişinin yaşadığı duygusal travmayla baş edebilme gücü, problemin çözülebilme ihtimali, partnere olan güven, ilişkiyi koruma ve kurtarma isteği birer yol haritasıdır. Önemli olan bitirmek ya da bitirmemek değil, sorunun çözümüdür. Bu aşamalarda doğru insanlar ve kaynaklarla durumu paylaşmak yani üçüncü şahsı doğru seçmek ilişkinin akıbeti açısından önemlidir. Örneğin aldatılan bir kadının feminist bakış açısına sahip bir arkadaşından alacağı en muhtemel öneri “ayrılması”dır.
Aldatma ile ilişkiyi bitirmek aceleci bir karardır. Acele etmeye gerek yok. istediğiniz zaman ayrılabilirsiniz zaten. Ama öncelikli olan devam edilse de bitirilecekse de sağlıklı bir süreç izlenmesidir. ayrıldığında sorunun çözüleceğini düşünenler, ayrıldıktan sonra büyük sıkıntılar yaşarlar. soruların çoğu cevapsız kaldığı için aldatmanın taziyesi uzun sürer. Etkilerinden kurtulmadan, soruların cevabı alınmadan, analiz edilmeden karar alınmaması gerekir.
Neler Yapılabilir?
Aldatan kişi, bu durumu çözmek ve ilişkiyi toparlamak istiyorsa önce “evet aldattım, bütün kusur bende” demelidir. Kabullenme olmadan iyileşme olmaz. Tıpkı hastalık gibidir. Hasta olduğunu kabul etmeyen ilaç içmez, tedavi olmaz. Ve iyileşemez. O halde bir sorunu çözmek istiyorsak önce sorunu ve hatayı kabul etmeliyiz.
Şüphelendiğinizde kurgu yapmak yerine, uygun bir ortamda iletişime açık bir ses tonu ve beden diliyle partnerinizle konuşun.
Hissettiklerinizden bahsedin. Suçlamak ve hesap sormak sadece savunma yaratır.
Eğer aldatıldığınız kesin ise, bunu onunla konuşun. Nedenlerini ve açıklamasını dinlemeden karar vermeyin.
Olayı üçüncü kişilere anlatmadan önce, kendi aranızda çözmeniz gerekir. Sonuçta anlattıktan sonra ayrılmanız zorunlu hale gelebilir. Bazı insanlar sadece olay ortaya çıktığı için ayrılmayı zaruri görür. İnsanların ondan bunu beklediğini sanır. Çevrenizdekilerin; “Neden halen berabersin, daha ne yapmasını bekliyorsun” gibi duyumlar ilişkiye devam etseniz bile sizi rahatsız edebilir.
Aldatılan kişi, her zaman suçu kendinde aramamalıdır. Nedenler ne olursa olsun aldatılmak kader ve hak değil.
Aldatılma sonrası cinselliğe devam etmek, aldatılanın özgüvenini kazanmak ve kaybetmekten korkmasının göstergesidir. Cinsellik yaşamaya devam etse de duygusal olarak kendisi ile çatışır. Bu süreçte aldatılan istemediği sürece cinsellik yaşanmaması gerekir. Aldatılan ise cinselliği koz olarak kullanmamalıdır.
Aldatmak, bir cinsiyet özelliği değildir. Kişinin yetişme tarzı, çocukluğu, sosyal yapının özelliği, evlilikten veya ilişkiden beklentisi bunu belirler. Aldatılan kişi, ayrılsa da bu hatayı karşı cinsin tümüne yüklemeden çözümlemelidir.
Siz mükemmel bir eş olsanız bile eşinizin sizi aldatması onun sorunu ve özelliğidir. Her aldatma %100 evlilik sorunu göstergesi değildir.
Aldatmalarda, aldatanın zayıflığını görmezden gelmemek gerekir.
Erkeğin büyütülürken annesi tarafından “aslan oğlum, istediğini yap, sana kız mı yok” gibi telkinleri sadakati azaltır. Hep alternatifi olduğunu ve hep daha iyisini bulacağını düşünür. Bu tip narsist benlik gelişimlerine engel olmak için yetiştirme şekillerine dikkat etmek gerekir.
Aldatma bir bağlanma ve bütün olma sorunudur. Bazen sizin hiç bir sorununuz olmasa da aldatılabilirsiniz. Bu durum sizin dışınızda nedenlerden kaynaklanır. Kendinizi suçlamanız sonucu değiştirmez.
“Bir kez aldatan hep aldatır” doğru bir analiz değildir.
Aldatıldığınızda akraba, komşu eş dost ile bunu hemen paylaşmayın. Çünkü gün gelir siz affeder ve devam edersiniz. Lakin aile akraba ve dostlarınız eşiniz affedemeyebilir. Doğal olarak ilişkileri tek başına yürütmek zorunda kalır ya da yürütemezsiniz. Yapılması gereken her zaman olduğu gibi önce tedavi vermektir.
Eşiniz sizi aldatmış olsa bile bunu çocuklarınız ile asla paylaşmayın. Çocukları yanınıza almanız, sizi bu evlilikte her zaman haklı çıkarmaz.
Eğer eşinizi aldatıyor ve kendinizi mutlu hissediyorsanız, sizde değersizlik temelli duygular veya gizli bir öfke mevcuttur. Temelde kendini değersiz hissetmeler, belli aralıklarla geçici değer görmeler ile bunu kapatmaya çalışmak yerine psikoterapi almak en sağlıklısıdır.
Aldatma sonrası yaşanan duygusal ve fiziksel sıkıntılar için destek alınması zorunludur. Alkol almak, yok saymak, uykuya dalmak, ilaçlara sarılmak anlık rahatlık verse de taziyenin bitişini sağlamaz.
Aldatma olayı, bir ilişki için artçı deprem olarak görülüp ilişkiyi tekrar dizayn etmek için aynı zamanda olumlu bir fırsata dönüştürülebilir. Aldatma sayesinde ilişkideki sorunlar, konuşulamayanlar, biriktirilenler ortaya çıkar ve çözümü için adımlar atılır.
Aldatma sonrası, en büyük sorun tekrar güvenmektir. Aldatan kişi, aldatılanın güven ihtiyacını gidermek için sabırlı olmalı, sık sık sorulacak olan sorulara karşı tutarlı olmalı, pes etmeden cevaplamalıdır. Güven sınaması için sizin telefon veya mail adreslerinizi incelemek isterse sadece bir süreliğine izin vermelisiniz. Unutmayın, kırılan bir (öz) güvenin tamiri bedelsiz olmaz.
Aldatılan kişi, ne kadar merak ederse o kadar derine girer. Bir noktadan sonra her şeyi detayına kadar öğrenmekten vazgeçmeli, bildiği kadarıyla kabul etmelidir. Aksi takdirde sorunun ve merakın sonun olmadığını bilmelidir.
Aldatan kişi, bir an önce her şeyin normale dönmesi için aceleci davranmamalıdır. Bu olayı basite almamalıdır.
Aldatılan kişi, daha fazla detay talep ederse, bunlar açıklanmamalıdır. Örneğin; eşinizin diğer kişiyle nasıl öpüştüğünü bilmeniz sizin ruh sağlığınıza ve evliliğinize bir fayda sağlamaz.
Eğer ilişkinizi düzeltmek istiyorsanız; ona karşı net olun. Neler beklediğinizi, bundan sonra nasıl bir sistem istediğinizi belirtin. Açık ve net olmak iki tarafın da yol haritasıdır.
Aldatılan kişi, evliliğindeki ve kişiliğindeki zayıf ve sorunlu kısımları fark etmeli, çözmeyi seçmelidir. Çünkü nedenler değişmedikçe sonuçlar da değişmez.
•Şüphelendiğinizde kurgu yapmak yerine, uygun bir ortamda iletişime açık bir ses tonu ve beden diliyle partnerinizle konuşun.
•Hissettiklerinizden bahsedin. Suçlamak ve hesap sormak sadece savunma yaratır.
•Eğer aldatıldığınız kesin ise, bunu onunla konuşun. Nedenlerini ve açıklamasını dinlemeden karar vermeyin.
•Olayı üçüncü kişilere anlatmadan önce, kendi aranızda çözmeniz gerekir. Sonuçta ayrılmasanız bile artık insanlar sizi eleştirecektir. “Neden halen berabersin, daha ne yapmasını bekliyorsun?” gibi duyumlar ilişkiye devam etseniz bile sizi rahatsız edebilir.
•Aldatılan kişi, her zaman suçu kendinde aramamalıdır.
•Aldatmak, bir cinsiyet özelliği değildir. Kişinin yetişme tarzı, çocukluğu, sosyal yapının özelliği, evlilikten veya ilişkiden beklentisi bunu belirler.
•Siz mükemmel bir eş olsanız bile eşinizin sizi aldatması onun sorunu ve özelliğidir.
•Erkeğin büyütülürken annesi tarafından “Aslan oğlum, istediğini yap, sana kız mı yok!” gibi telkinleri sadakati azaltır. Hep alternatifi olduğunu ve hep daha iyisini bulacağını düşünür.
•Aldatma bir bağlanma ve bütün olma sorunudur. Bazen sizin hiçbir sorununuz olmasa da aldatılabilirsiniz. Bu durum sizin dışınızda nedenlerden kaynaklanır. Kendinizi suçlamanız sonucu değiştirmez.
•Eğer eşinizi aldattıysanız ve tekrar yapmayacak ama pişman iseniz bunu eşinize anlatmayın. Sadece kendinizi sorgulayın.
•Sizi aldatan aslında diğer kişiyle evli olsa, onu da aldatır. Burada sorun, kişinin aradığı özel bir şey olması değildir.
•Devamlı olarak aldatıyorsanız, siz ve eşiniz için en sağlıklısı ayrılmaktır. Zaman ilerledikçe her iki tarafın da ruh sağlığını bozulabilir.
•Eşiniz sizi aldatmış olsa bile bunu çocuklarınız ile asla paylaşmayın.
•Aldatılmış olsanız bile intikam için aldatmayın. Bu sizin için ileride büyük değersizlik duygusu oluşturur.
•Eğer eşinizi aldatıyor ve kendinizi mutlu hissediyorsanız, sizde değersizlik temelli duygular mevcuttur. Temelde kendini değersiz hissedenler belli aralıklarla geçici değer görmeler ile bunu kapatmaya çalışırlar.
•Aldatma resmi olarak boşanma nedenidir. Cezai olarak ise hem aldatan hem de buna neden olan kadına (3.kişiye) devlet yasalarınca ceza öngörülmektedir.
•Aldatmak, bir düşünce ve yaşayış şeklinin göstergesidir. Yani ya istediğiniz gibi yaşamıyor ya da yaşadığınız gibi düşünmüyorsunuz.
Bir düşün de beni sana ayıran Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf
Aile Evlilik Terapisti Serhat Yabancı Unutmak mı Affetmek mi Kitabından
Sipariş için 0532 158 35 55 & 0533 373 81 23
Sipariş için 0532 158 35 55 & 0533 373 81 23