Evlilik Programları Sağlıklı
ve Güvenilir mi?
❧
Tanışma ve evlenme süresine baktığımızda toplumun geçirdiği süreç hayret edici düzeye varmıştır. Artık Televizyon izlerken evlenmeniz kaçınılmaz. Şaşırmayın bu mümkün artık. TV kanallarındaki izdivaç programlarının sayesinde, evlenmek kolaylaştı. Tabi ki evlenmenin kolaylaşması, boşanmaları da kolaylaştırır mı bilinmez ama bilinen tek şey, yanlış başlangıçların bitişi hızlandırdığıdır.
RTÜK’ün yaptığı araştırmada, izdivaç programları izlemelerde ilk sıralarda yer alırken, aynı şekilde en çok şikâyet ise yine bu programlar ile ilgili olmaktadır.
Toplumumuzda evlilik, hem kurum olarak hem de şekil olarak ciddiye alınan dini, sosyal ve duygusal bir sistemdir. Bazı programlarda ilişki uzmanı olarak görev alıp olayı yerinde görme fırsatım oldu. Bu vasıta ile bilgi edinip fikir sahibi olmam kolaylaştı.
Programların şekli, içeriği ve aldıkları reytingler, gözleri bu programlara çevirdi. Programların içeriği, özellikle eleştiri nedeni olmaktadır. Format gereği, evliliğin sadece görünüşe ve sayısal kriterlere (maaş, yaş, boy ev, araba gibi) bağlı bir karar olarak sunulması ve bu kararın kısa bir süre içinde ortaya konulması gerekliliği, programlar hakkında, ilerleyen zamanlarda olumsuz bakış açıları oluşmasına neden oldu.
Bu programlar aynı zamanda ülkemizde, yalnızlığın boyutları, insanların evliliğe bakış açısı, hangi vasıfların daha çok talep gördüğü, bu konuda yara almış kişilerin psikolojik yapıları ve benzer konularda bilgi sahibi olunmasını sağlamıştır. Konu ile ilgili analizden önce uyguladığım bir anketin sonuçlarını paylaşmak istiyorum.
1. Evlilik programları vasıtasıyla gerçekleşen evlilikleri güvenilir buluyor musunuz?
0 evet % 0 hayır % 70 kısmen % 30
2. Programların içeriği konuya uygunluk gösteriyor mu?
( ) evet %15 ( ) hayır % 35 ( ) kısmen % 50
3. Programda yer alan öğeler toplumsal değerlerimizle paralellik gösteriyor mu?
( ) evet % 15 ( ) hayır % 50 ( ) kısmen % 35
4. Evlilik programlarına çıkmayı düşünür müydünüz?
( ) evet ( ) hayır % 100 ( ) kısmen
5. Sizce bu programlar vasıtasıyla evlenenler uzun süreli bir mutluluk yakalayabilirler mi?
( ) evet % 5 ( ) hayır % 50 ( ) kısmen % 45
6.Sizce bu programlar neden bu kadar fazla izleniyor?
( ) Merak % 45 ( ) mahremiyetin deşifresi % 35
( ) Aynı saatlerde yayınlanan diğer programlara göre daha ilgi çekici
( ) Eğlenceli ( % 20 ) belirtiniz: eğitimsizlik/ boş vakit/ ilginç olması
7. Evlilik programına çıkanların sağlıklı düşünme yeteneğine sahip olduğunu düşünüyor musunuz?
( ) evet ( ) hayır % 55 ( ) kısmen % 45
8. Evlilik programlarının topluma olumlu etkileri olduğunu düşünüyor musunuz?
( ) evet ( ) hayır % 55 ( ) kısmen % 25
( ) belirtiniz (buluşturma/ eğlence/ evlendirme ( % 20)
9. Evlilik programlarının topluma olumsuz etkileri olduğunu düşünüyor musunuz?
( ) evet % 55 ( ) hayır %10 ( ) kısmen % 35
( ) belirtiniz………………………………
10. Bu programlar ile ilgili olumlu veya olumsuz eleştirinizi paylaşır mısınız ?
*Topluma yanlış örnek olmaktadır.
*Olumlu anlamda tanışma fırsatı sağlamaktadır
*Şov amaçlı olup, mahremiyet ve çelişkiyi büyük bir başarı gibi ortaya koyup reyting amaçlanmaktadır.
*Alt yapısı yok. Aday olanlara ve talip olanlara eğitim (ilişki, eş seçimi, kişisel yeterlilik gibi) verilmiyor.
Görüldüğü üzere rastgele bir örneklem grubuyla yapılan anket sonucunda, anketi cevaplayanların, genel olarak evlilik programlarına olumsuz baktığı, bu programları faydalı bulmadıkları, kesinlikle bu tip programlara çıkmayı düşünmedikleri gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Analiz ve Yorum
Bu programlar modern görücülük sistemidir. Çünkü siz (izleyiciler) tarafsınız. Adayı ya da talibin tarafısınız.. Onay veriyorsunuz. Yakıştırıyorsunuz. Eğer bu programları izliyorsanız, o evliliğin farkında olmadan bir parçasısınız. Ayrıca programlarda yapılan evliliklerde, TV izleyicilerinden bile hediye takı geldiği görülür. İzleyici, kendini o kadar kaptırır ki, kendini adayın ya da talibinin yakını sanır. “Seyirciden 1 tam altın” gibi sahnelere şahit oluruz.
Bu programlar, evlendirme değil, tanıştırma programlarıdır. sadece aracılık görevi vardır. yüksek güven yüklemek, kişinin sorumluluk almak istememesi veya karar verme sorununun yansıması da olabilir.
Evlilik Programından Doğru Eş Çıkar mı?
Programlarda, eş seçimi ile ilgili bilgilendirmeler yapılmalıdır. Seçim ve öneri konusunda “boyu boyuna” ilkesinden vazgeçilmeli, daha bilimsel bakışa geçilmeli, uyum ve benzerlik gibi konular ele alınmalıdır. Bu nedenle adayların ve taliplerin bir ön eğitimden geçirilmesi gerekir. Toplumun bu programlara bu kadar olumsuz bakması, biraz da güven sorununun göstergesidir. Evlilik programları, ekonomi ve tabu-kadastro analizi programına dönüşmemelidir.
Evlilik Programları mı Eğlence Programları mı?
Programlarda öncelikle eğlence yerine, amacına yönelik bir eğitim veya öğreticilik hedef olmalıdır. Programdaki uzmanların, ilişki, eş seçimi, kriterler konusunda daha aktif olması gerekir. Seyircilerden 60 yaşındaki teyze 5 dakika yorum yaparken uzmana 1 dakika konuşma süresi verilmemelidir. Eğitici yönlere ağırlık verilirse programa olan güven artar. Sonuçta bu programların kalkması mümkün gibi görünmüyor ise daha sağlıklı olması sağlanmalıdır. Çünkü bu programlara alternatif olarak insanlar, aynı sonuca ulaşmak için ve daha güvenilmez bir biçimde internet üzerinden “Chat” yapmaktadır. İnternetten tanışmak ile evlilik programında tanışmak arasındaki farka bakarsak, internette oradaki baskı yok. Kişi daha rahat. Ama internette kandırmak/ kandırılmak daha mümkün.
Nerede tanıştığın değil, kiminle tanıştığın önemlidir.
Seyirci, Görümce, İzleyici
Şekil olarak bir “beğenme” ile başlayan süreçten bahsedebiliriz. “Şekil başlatır, karakter sürdürür” bakış açısının uygulanmasından çok, sadece şekil ile yapılan değerlendirmelerden dolayı süreç sağlıklı işlememektedir. Ülkemizde, hiçbir zaman diliminde insanlar birbirine bu kadar güvensizlik duymamışlardı. Buna rağmen, programda ya da sonrasında yapılan oldu-bitti evlilikler ya da evliliğin topluma “öyle de oluyormuş” gibi yansıtılması bir dejenerasyondur aslında. Bu nedenle TV’deki tanışmalarda tanışma/ birbirini tanıma sürecinin uzun tutulması ve sürecin nasıl işleneceği de belirtilmelidir. Ayrıca, tanışma ve evliliklerin devamının nasıl sağlanabileceği hakkında da bilgiler verilmeli, program sayesinde tanışanlardan ayrılanlar/ boşananlar olursa bunlar da neden-sonuç ilişkileriyle yansıtılmalıdır.
Seyirci Onay Veriyor
Ülkemizde mahremiyetin deşifresine karşı özel bir merak var. İlişki mahremdir. Bu programların bu kadar izlenmesinin altında da bu durum mevcuttur. Ayrıca, seyircinin kendini bir hakem/ onay merkezi gibi görmesi de heyecan yaratıp izlenme oranını artırmaktadır.
Adayların ve taliplerin özel hayatları, izleyiciler önünde malzeme olmamalıdır. Kendi hayatına yön veremeyen birkaç kişinin katılımcılara orada hayat dersi vermesi, sadece kendini gösterme ve kanıtlama girişimidir. Samimi değildir.
Evlilik Programlarına Kimler Katılır?
Düşünün ki bir bayan bir ay boyunca o programa katılıp evlenemeden mahallesine geri dönüyor. Mahallenin o bayana bakış açısını empati kurarak tespit edelim. Sanki istenmeyen, çirkin, değersiz biriymiş gibi bir bakış açısı ile yaklaşıldığını hissedecektir. Üstelik aday, bu ithamları kendi kendine de yöneltebilecektir. Ayrıca adaylar günlerce programda kalırken, kendilerine gelen birçok talibi de geri çevirmekte, aynı olumsuz duyguları reddedilen talipler de yaşayabilmektedir. Aday, “koltuğu kaptırmamak”, devamlı kamera karşısında olmak adına talipleri sürekli geri çevirebilir. Hatta bu programlarda “İnşallah talibim çıkmaz da daha fazla ekranda kalırım” bakış açısına sahip adaylar ile karşılaştığımı belirtmek isterim. Yine, taliplerin orada dış görünüşleri ağırlıklı olarak değerlendirilmeleri ve canlı yayında reddedilmeleri tam bir travmaya sebep olmaktadır.
Ya Evlen Ya Git
Bu programlarda gerek format ve gerekse toplumun beklentisi tarafların hemen karar alması yönündedir. Taraflar görüştürüldükten sonra sunucu ve izleyiciler, yeni heyecanlı sürecin(söz, nişan ve evlilik) aşamalarını izlemek için iletişimin bir an önce ilişkiye dönüşmesini talep ederler. Ayrıca izleyicilerin çoğunluğu hayatı boyunca flört dönemini yaşayamamış ya da sosyal baskı nedeniyle çok kısa yaşamış, yaşı olgun, hatta yaşlı bir kitleden oluşmaktadır. Bu nedenle tanışma süresinin uzatılmaması görüşü seyircinin ortak fikridir. Sunucun ve izleyicilerin bu müdahaleleri ile kişiler doğal ilişki sürecini yaşayamamakta, bu süreci bile kendileri dışında, başkalarının beklentilerine göre yaşamak zorunda kalmaktadırlar.
Bu kararların kısa sürede alınması toplumun dokusunu bozmakta, insanlara yanlış örnek oluşturmaktadır. Ülkemizde süreç genel olarak, sırasıyla; tanışma, flört, isteme, söz kesilmesi, nişan, düğün olarak ilerlerken ve genellikle nişan ile düğün arasındaki süre ortalama bir yıl iken, bu programlar olayı “oldu-bitti ”ye getirip, sürecin bu kadar kısa sürede bitmesini normal bir şeymiş gibi gösteriyor ve süreci bu şekilde yaşatıyorlar. Ayrıca bu programlara karşı toplumda içten içe var olan güvensiz tutum, kişilerin de birbirine bakışını etkilemektedir; orada tanışmış olmanın, sonrasında tarafların birbirlerine ve ilişkiye olan güvenini ne kadar etkilediği, ayrı bir araştırma konusudur.
*Dikkat çeken bir diğer nokta kamera önü ve kamera arkasının zaman zaman birbirine uymamasıdır. Bunu “arkada şöyle konuşmuştuk”, “otelde böyle demişti” gibi ifadelerden de anlayabilmekteyiz. Bu bir samimiyetsizlik göstergesidir. Aynı zamanda bu, kişinin kendisi için doğru bir ilişki amacıyla değil, seyircinin veya sunucunun isteğine göre davrandığının göstergesidir.
*Bir sonraki talip beğenildiğinde bir öncekinin düştüğü durumun da “içler acısı” ve onur kırıcı olduğu bilinmelidir. Bu durumu düzeltecek veya oluşmasına engel olacak yeterliliğe sahip kişiler yapımcı ve sunuculardır.
* Kişilerin hayatlarına hiç tanımadıkları başka insanların karışması, ilişki hakkında ya da karakter uyumları hakkında kendisini hiç tanımayan, eğitiminin ne olduğu belli olmayan insanların karışması, olayın trajikomik yönüdür.
*”Evlilik” dediğimiz kutsal kurumun, yapay, sıradan gösterilmesi ve eğlence malzemesi olması üzüntü vericidir.
*Bunun yanı sıra bu programlar, Türk halkının duygusal açıdan “aç” ya da yeterli eğitimi almamış olduğu bir alanın da ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur.
Anketten
(Anket 96 kişiye rastgele örnekleme üzerinde uygulanmıştır. İlk pilot grupta gelen tüm sonuçların benzer olması nedeniyle sonucu değiştirmeyeceği düşünülerek, sayıyı arttırma yoluna gidilmemiştir. Anketler birebir doldurularak ya da internet üzerinden doldurup gönderilerek toplanıp, analiz edilmiştir.)
Ankette de görüldüğü üzere,
• İzleyenlerin çoğu, programı keyifli ama sağlıksız buluyor.
• İzleme oranının yüksekliği, izleyen kesim ile de alakalıdır. Genelde bu programların akşam (genel seyirci kitlesinin ekran başında olduğu saatlerde) izlenme oranları daha düşüktür.
• Özel hayatın özentili ve ilgi çekici olması az gelişmiş ülkelerin tipik göstergelerindendir.
• Eğer gerekli alt yapı sağlanırsa, imkânı ve fırsatı olmayanlar için bu programlar birer köprü görevi görebilir.
•Gerekli alt yapı sağlanırsa ve adaylarla taliplere nasıl davranmaları/ neye göre eş seçiminde bulunmaları gerektiği konusunda danışmanlık yapılırsa “Nerede tanıştığın değil, kiminle tanıştığın önemlidir.“ sözünü rahatça söyleyebiliriz.
•Toplumun bu programlara güveninin sağlanması için, programlarda uzmanları bulundurmaları, adaylara, evlilik/ tanışma öncesi gerekli eğitimlerin ve içgörü, farkındalık, kendilik değeri, uyum gibi konularda bazı eğitimlerin verilmesi doğru olacaktır.
• Bu programlara çıkmayı, ayıp ve küçük düşürücü olarak görenler, programa çıkmayı bir “acizlik” olarak yorumlayabilmektedirler. Fakat televizyon karşısında kısmetini aramak ile internette aramak arasında sadece gizlilik farkı vardır. Aslında evlilik programları, internete kıyasla daha gerçekçi ve daha reeldir. Hatta daha güvenilirdir. Fakat yine de şu an için genel olarak izlenen süreçler her ikisinde de sağlıksızdır.
• Evlilik programlarında esas eleştirilerden biri de adayın gün içinde birden çok kişi ile tanıştırılmasıdır. Bu durum izleyenler açısından adayın, “alıcısını bekleyen meta” gibi görünmesine ve ahlaki yapıya uygun bir olmayan bir görüntü sergilemesine de neden olmaktadır.
•Evlilik programları, ülkemizdeki karşı cinsi tanıma, iletişim kurma, kendini ifade etme konularındaki eksikliği ve açlığı ortaya koymuştur.
•İnsanlara; tanışma, kendini ifade etme, karşı cinse açılma ve karşı cinsi yüceltmeme gibi düşünsel ve davranışsal beceriler kazandırılmış olunsa, bu programların ortadan kalkması kaçınılmaz olabilir.
Sonuç olarak yapılan küçük anket ve gözlemlerimiz sonucunda, evlilik programlarına şu an için genel olarak güvensizliğin hakim olduğu, tanıştırma amacının ötesinde, izleyiciye, eğlence amaçlı bir gündüz programı olarak hitap ettiği söylenebilir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR ❧
•Alper Hasanoğlu, “Bir Terapistin Arka Bahçesi” Remzi Kitabevi, 2010
•Dr. Bruce Fisher, “Yeniden Toparlanmak”, HYB Yayıncılık, 1998
•Mehmet Zihni Sungur, “Sen Ben ve Aramızdaki Her Şey”, 2009
•Mustafa Topkara, “İlişkilerin Psikolojisi” Karma Yayınları, 2011
•M.Hakan Türkçapar, “Bilişsel Terapi” HYB Yayıncılık, 2008