İSTANBUL YAŞAM KOÇU YÜKSEL KÖKSAL05354336620
yukselkoksal10@gmail.com
ANNELİK VE CİNSELLİK İKİLEMİNDE YANLIŞ BİLİNEN KONULAR
31/03/2019
1. GEBELİK VE CİNSEL
YAŞAM Anne olmak isteyen kadınlar farklı nedenlerle doğal ilişki
içinde çocuk sahibi olamayabilirler. Kısırlık (infertiliteyi ) ortadan
kaldırmak ve hamile kalmak için bugün çok gelişmiş bir teknoloji mevcuttur. Bu
uygulamalar sırasında çiftin cinsel hayatı kendi cinsel arzularından kopar ve
üreme teknolojisine indekslenir. Çocuk sahibi olmak bir çocuk yetiştirmenin keyfini yaşamak
için bir diğer seçenek te evlatlık edinmektir. Bazı biyolojik ve fizyolojik yan
etkileri vardır. Örneğin, doğum sonrası depresyonu olmaz. Ebeveynlerin cinsel
hayatı devam eder. Psikolojik bir tatmin vardır. Bir ebeveyn olma ve aile kurma
fantezisi gerçeğe dönüşür. Gebelikte cinsel yaşam ne doktorların sorduğu ne de çocuk
bekleyen çiftlerin dile getirdiği bir konudur. Gebelikte cinsel hayat
durdurulmaz. Daha çok bir sorun olduğunda konuşulduğu düşünülmektedir. Oysa
insanda cinsel aktivite diğer canlılardan farklı olarak sadece hormonlarla
yürütülmediği ve yalnızca üreme amaçlı olmadığı için gebelik sırasında
cinselliğin ertelenmesi gerekmez. Evrimsel açıdan üst basamaklara çıkıldıkça
cinsellik sadece hormonların belirlediği mevsimsel bir durum olmaktan çıkar ve
çok daha karmaşık bir hal alır. Sadece üreme davranışı olmayıp bireylerin
bedensel hazlarını ve iletişimlerini sağlayan sosyal bir aktivite durumuna
dönüşür. Bu durum gebelik sırasında cinselliği teşvik olarak da görülebilir. Gebelikte cinsel ilişki konusunda bugüne dek pek çok farklı
inanç ve uygulamalara rastlanmıştır. Ülkemizde de gebelik sırasında cinsel
ilişki pek hoş karşılanmayan bir durum olarak görülmektedir. Cinselliğin,
cinsel birleşmenin bebeğe zarar verebileceği, cinsel birleşmenin erken doğum
veya düşüğe yol açabileceği gibi önyargılar yaşanmaktadır. Sorunlu bir gebelik
olmadığı sürece (ki sorunlu pek çok gebelikte bile) cinsellik ve cinsel
birleşme bebeğe zarar vermez, haz alan anne kendisini daha iyi hissedeceği ve
cinsellik çifti birbirine yakınlaştıran bir eylem olduğu için annenin daha
huzurlu olmasını sağlayabileceği düşünülmektedir. Gebelikte cinsel yaşamın
olmazsa olmazı cinselliği kadının belirlemesi ve gebeliğin uzman hekim
tarafından takibinin yapılıyor oluşudur. Gebeliğin değişik evrelerinde cinsel yaşamda farklılıklar
olabilir. Gebeliğin ilk dönemlerinde bedensel ve hormonal değişimler; bulantı,
halsizlik, uykuya eğilim gibi bazı sıkıntılara neden olabilir. Bu sıkıntılar
nedeniyle yaşamın her alanında olabileceği gibi cinsellik alanında da
zorlukların yaşanması beklenebilir. Cinsel ilişkinin şeklini ve sıklığını kadın
belirlediği sürece bu konudaki zorluklar atlatılabilir. Gebeliğin orta
dönemlerinde cinselliğin yine bedensel değişimler sonucunda daha keyifli
olabileceği düşünülmektedir. Gebeliğin son dönemlerinde ise bedensel aktivitelerde
zorlanma, zaman zaman karında kasılma beklenebilir. Kadının orgazmı sırasında
oluşan kasılmanın gebelik süresi boyunca (sorunlu bir gebelik olmadığı sürece)
bebeğe ya da gebeliğin devamına herhangi bir zararı olmadığı tesbit edilmiştir. Gebelikte cinsel yaşamı daraltan önemli bir durum ise cinsel
bilgi ve olgunlaşmanın yetersiz olmasına bağlı olarak cinselliğin sadece
birleşme olarak algılanması, genel olarak cinselliğin sınırlı yaşanmasıdır.
Birleşmeye endeksli olmayan cinsel ilişki ile çiftler hemen her koşulda cinsel
hazzı yaşayabilir, erkekte ya da kadında birleşmeyi güçleştiren bir durumda da
cinsel iletişimlerini sürdürebilirler. Gebeliğin farklı dönemlerinde kadının
talebi ve koşullarına göre yaşanacak cinselliğin şekli değişebilir. Sadece cinsel haz konusunda değil, üreme konusunda da
kadınların temel bilgi kaynağı eşleridir. Doğum kontrol yöntemlerini
kullandıklarını iddia eden çiflerin dörtte biri güvenilirliği ve doyumu
tartışmalı olan geri Evlat edinme sürecinin; çekilme metodunu kullanmaktadır.
Dahası, Türk toplumunun hamilelik istemeyen dörtte birinin (%24) herhangi bir
korunma yöntemi kullanmadığı gösterilmiştir. Bu oran evli erkeklerde %30'dur. 2. LOHUSALIK VE
CİNSELLİK Doğumun hemen ardından başlayan vücudun toparlanma sürecine
lohusalık dönemi denir. Gebelik sırasında cinsel yaşam konusundaki önyargılar
gebelik sonrası lohusalık dönemi için de geçerlidir. Doğum sonrası cinsel
ilişki ve cinsel birleşmenin ne zaman olacağı toplumdan topluma değişmektedir.
Ülkemizde birçok bölgede bu süre kırk gün olarak kabul edilmektedir Bu süre
aslında kadının kendini doğum olayından fizyolojik olarak toparlaması ve
psikolojik olarak yeni rolüne, anneliğe uyum sağlaması açısından önemlidir.
Ancak doğum yapan kadının aslında en fazla ihtiyacı olan şey kocasından
göreceği sevgi ve ilgidir. Kadını doğum sonrası cinselliğe hazırlayacak olan
sayılı günlerden çok, eşi ile hem anne hem eş olarak kuracağı yeni bağdır. Geleneksel toplumlarda bu süre kadın aleyhine, kadınla
erkeğin hatta birbirinden ayrı odalarda geçirdiği bir dönem olarak yaşanır ve
kadının bu beklentilerini karşılamaktan ve doğum sonrası doyumlu bir cinsel
hayata hazırlamaktan uzaktır. Ayrıca, daha kısa sürede cinsel birleşmenin
yaşandığı toplumlar da vardır. Tıbbi olarak kadının kanaması durduktan ve doğum
sırasında oluşan dikişler iyileştikten sonra cinsel birleşmede bulunulmasında
sakınca yoktur. Doğum sonrası dönemde oluşan hormonal değişiklikler ve
emzirmenin de etkisiyle kadının cinsel isteğinde, uyarılmasında ve haz
almasında bazı sorunlar olabilmektedir, ancak cinsellik insanlarda diğer
canlılardan farklı olarak sadece hormonlarla belirlenmediği için sorunsuz
olarak da yaşanabilir. Burada en önemli nokta doğum sonrası dönemde cinselliğin
ne sıklıkta ve ne şekilde yaşanacağının kadın tarafından belirlenebilmesidir.
Kadının bu süre içinde kendisini tekrar cazip, güzel, sevilir ve beğenilir
olarak görmesi en temel unsurdur. Lohusalık döneminde kadının yorgun olması, bebeğe odaklanan
bir dönem yaşıyor olması cinsel istekte azalmaya neden olabilir. Cinsel
isteğinde sorun yaşamayan kadınlarda hormonlardaki değişim nedeniyle vajinada
kuruluk olabilir. Vajinada kuruluk olması cinsel birleşme sırasında ağrı
oluşmasına neden olabilir. Böyle bir durumda birleşmeyi kolaylaştıran hijyenik bir
kayganlaştırıcı kullanılabilir. Lohusalık döneminde cinsellikten uzak durma sebeplerinden
biri de dini açıdan cinsel birleşme sonrası “kirli” sayılan kadının boy abdesti
almadan çocuğunu emzirememesidir. Bu konuda din bilginlerinin telkinleri
dinlenilebilir ve asıl olanın çocuğun anne babası arasında sevgi ve aşk olan
bir yuvada büyümesinin önemi düşünülebilir. Ayrıca cinsel ilişki, çocuklu bir
evde plan ve program dahilinde olması gereken bir aktivite olacağı için, kadın
eğer yeterince isterse dini vecibelerini yerine getirerek eşi ile doyumlu ve
keyifli bir ilişki sürdürebilir. Bazı araştırmalarda kadınların doğum sonrası ortalama 12
hafta içinde gebelikten önceki ilişki sıklıklarına döndükleri tespit
edilmiştir. Yine bir araştırmada doğum sonrası emzirmenin cinsel aktiviteyi
olumsuz etkilediği öne sürülmüşken, iki araştırmada ise emziren annelerin mama
verenlere göre daha erken dönemde gebelik öncesi cinsel istek ve aktiviteye
döndükleri bildirilmiştir. Bu çelişkili sonuçların nedeni çalışmada sorulan soruların
ve soru yöneltilen grupların farklı olmasıdır. Lohusalık döneminde dikkat edilmesi gereken noktalardan biri
kadının yumurtlama düzenindeki değişiklikler nedeniyle gebe kalma riskidir.
Emzirme döneminin gebelikten koruyucu olduğu yaygın kabul gören bir inanıştır.
Emzirme sırasında salgılanan hormonlar nedeniyle gebe kalma ihtimali
düşmektedir ancak emzirirken gebe kalınabileceğinden mutlaka uygun bir yöntemle
gebelikten korunulmalıdır. Lohusalıkta dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir konu
ise doğum sonrası depresyonudur. Lohusalık döneminde duygusal dalgalanmalar sık
görülür. Her duygusal değişiklik depresyon anlamına gelmemektedir. Bununla birlikte kişinin kendisini çok sıkıntılı hissetmesi,
cinsel isteksizlik, uyku - iştah düzensizlikleri, hayattan zevk alamama,
halsizlik, yorgunluk, unutkanlık gibi belirtilerle seyreden depresyon konusunda
dikkatli olunmalı, gerekli durumlarda mutlaka psikiyatrik yardım alınmalıdır. Kaynak: Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği
Bilgilendirme Dosyası – 5 "Kadın Cinselliği" Yüksel Köksal Sosyolog & Aile
danışmanı & Cinsel Terapist Whatsapp destek ve
randevu hattı: 0535 433 66 20 Mylife
Danışmanlık randevu hattı: 0544 724 36 50 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BERTRAND RUSSELL’IN ‘MUTLU OLMA SANATI’ İSİMLİ KİTABINDAN ÇIKARILACAK 6 DERS - 05/04/2019 |
Tarihin en büyük filozoflarından Bertrand Russell’ın aykırı kitaplarından ‘Mutlu Olma Sanatı’, ufkunuzu geliştirip bakış açınızı değiştirecek yaklaşımlar sergiliyor. |
KARNEDE Kİ KÖTÜ NOTLARIN SORUMLUSU KİM? - 24/01/2018 |
Çocuklarımız çalışmalarının karşılığını ellerine tutuşturulan bir karne ile size getirecekler ve belki de bazılarımız sonuçtan fazla memnun kalmayacak. |
KİMLER KOÇLUK HİZMETİ ALMALI? - 24/01/2018 |
Bir koç eşliğinde yürümek nasıl bir şey olurdu? Dengeli, sağlıklı, başarılı ve doyum içinde bir yaşam sürmek isteyen, hedeflerine ulaşmayı amaçlayan herkes, çözüme birlikte yürüyeceği bir yol arkadaşı ile yaşamına istediği yönü verebilir. |
KARNEDE Kİ KÖTÜ NOTLARIN SORUMLUSU KİM? - 24/01/2018 |
Çocuklarımız çalışmalarının karşılığını ellerine tutuşturulan bir karne ile size getirecekler ve belki de bazılarımız sonuçtan fazla memnun kalmayacak. |
HAKİKAT İLE KARŞILAŞMAYA HAZIR MIYIM? - 24/01/2018 |
Acaba herkes farkındalık sağlayan bir koçluk sürecinden yarar sağlayabilir mi? Şöyle diyelim: Faydalanmak isteyen herkesin işine yarayabilir. Peki, neden birisi faydalanmak istemesin ki? |
EN VERİMLİ SÖMESTR PLANI NASIL OLMALI? - 24/01/2018 |
Yarıyıl tatili öğrenciler için genellikle dinlenme, eğlenme, televizyon ve bilgisayar başında zaman geçirme olarak düşünülse de bu dönem yeni eğitim dönemine hazırlanmak ve geçmiş dönemi gözden geçirmek için çok önemli bir fırsat. |
VERİMLİ DERS NASIL ÇALIŞILIR? - 24/01/2018 |
Etkili çalışmak; zamanı, belirlenmiş amaçlar ve saptanmış incelikler doğrultusunda programlı olarak kullanmaktır. Etkili çalışma programı içinde eğlenmeye, dinlenmeye, aileye, sevdiklerine zaman ayırmaya ve hobilere daima yer vardır. |
YOKSA BEN DE SEVGİ BAĞIMLISI MIYIM? - 24/01/2018 |
Üzerine en çok şiir, roman, şarkı yazılan, film çekilen olgu ‘sevgi’ olsa gerek. Sevgisiz bir yaşam mümkün mü? Sevgi bir gereksinim mi, yoksa bir bağımlılık mı? Hastalıklı bir sevgi olabilir mi? |
KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET - 18/01/2018 |
Konuya Nick adında bir demiryolu isçisinin gerçek öyküsüyle başlamak istiyorum. Nick güçlü, sağlıklı bir işçi, manevra sahasında çalışıyor. Arkadaşlarıyla ilişkisi iyi ve işini iyi yapan güvenilir bir insan. |
Devamı |